"demek, diyordu turgut, kendi kendine, bu güne kadar gereğinden fazla vermişim. almadıkları bir sürü turgut vermişim onlara. bu kadarıyla da idare edilebilirmiş. eski turgutlara acıdı. yalnız ben yaşamışım o turgutları demek. ben, bir sürü turgut'u kendime sakladığımı sanıyordum. gene de fazla gelmiş onlara verdiğim. ben de anlamamışım onları: ne onları, ne de onların beni nasıl anladığını görmemişim aslında. verdiğimle ilgilenmişim yalnız."