Gece yarısında saniyelerle yarışıyordum. Annemin odasına girip kollarından tutup "Anne uyan lütfen!" diye bağırarak, ağlayarak sallıyordum. Zavallı annem ne olduğunu hemen anlayıp sıkıca sarılıyordu. Başımı okşayıp teselli etmeye çalışıyordu. Bundan bir türlü kurtulamıyordum. Annemin nefesini ellerimde taşıyordum ve bir an önce ona yetiştirmeye çalışıyordum sanki. Çok fazla yoruluyordum elbette. İnsanın annesine nefes yetiştirmesi ne kadar zordur tahmin bile edemezsiniz. Hele o sırada uyuyakalıp sabah uyandığınızda, annenizin nefesi hâlâ avuçlarınızdaysa yaşayabileceğiniz çöküntünün derecesi anlatılmaz. O yüzden bir dal parçasının üzerinde uyuyordum ben de. Dalmamak için, kendimden geçmemek için...