1880’lerden 1920’lere uzanan dönem “fabrika sisteminin kurulduğu, sermayenin merkezileştirildiği, üretimin standartlaştırıldığı, kuruluşların bürokratikleştirildiği ve işgücünün büyük firmalara dahil olduğu” kapitalizmin altın çağı olarak adlandırıldı. En çok göze çarpan ise büyük ölçekli şirketlerin yükselişe geçmesi, binlerce hatta kimi zaman onbinlerce işçinin istihdam edilmesi ve böylece “şirketlerin bürokratik açıdan karmaşık ve hiyerarşik hale gelmesi”ydi.