Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Gözlerimizi kapatıp, belirli bir romanı bir bütün olarak düşündüğümüzde, onun yaşamı bir ayna gibi yansıttığını görürüz. Elbette ki, bu yansıma sayısız basitleştirmeler ve çarpıtmalar da içerecektir ama her halükarda insanın akıl gözünde biçim biçim izler bırakan bir yapıdır bu. Bu biçimler kâh karelerden oluşur, kâh pagodalardan... Bazen kanat gibi yan çıkıntıları vardır, bazen de sıra kemerleri... Ya da, bir bakarsınız ki Konstantinopolis'teki Aya Sofya gibi sağlam inşa edilmiş, kubbeli bir yapı olmuştur. Geçmişin bazı ünlü romanlarını aklıma getirince, bu biçimlerin içimizdeki onlarla örtüşen duyguları harekete geçirdiğini düşündüm. Ama bu duyguların her biri diğerleriyle çok süratli bir şekilde harmanlanmaktadır, çünkü “biçim” dediğimiz şey, taşın taş ile ilişkisinden değil, insanın insanla olan ilişkisinden oluşmaktadır. Bir romanın, içimizde her türden düşmanca ve karşıt duygular uyandırmasının nedeni de budur. Yani hayat, hayat olmayan bir şeyle çatışmaktadır.
·
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.