György ise bunun aslında bir din savaşı olduğunu hissetmektedir. Türklerin dinlerini büyük bir kararlılıkla savunup yaymaya çalıştıklarını, bu yüzden de sefere çıktıklarında büyük bir şevkle orduya katıldıklarını, çok hızlı toplandıklarını ve "sanki savaşmaya değil de düğüne gider gibi" gittiklerini yazar. "Kesin çizgilerle belirlenmiş belirli manevralar ve katı bir disiplin içinde" hareket ederler György'ye göre, "öyle ki, koca bir hafta boyunca, gece gündüz demeden yol almaları gerektiğinde, bundan kendileri de atları da etkilenmez, şikayet etmez."