Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Mustafa Kemal Atatürk
Talimlerimiz bitince bizi bir gün İçerenköy tarafından bir düzlükte topladılar. Bu toplantıdan bende kalan hatıra, kırık dökük, tutuk ve anlaşılmaz bazı cümlelerdir. Meydana önce talimgahın kumandanı geldi biraz sonra etrafında maiyeti ile genç bir paşa göründü. İlk önce safların önünden geçti sonra safların uçları kırılarak bir kale nizamı meydana getirildi. Bu dörtgenin ortasında bu genç paşa bir zaman sessiz kaldı. Gergin ve donuk yüzünün hiçbir ifadesi yoktu galiba bir şeyler düşünüyor, bir şeyler söylemek istiyordu. Nihayet söyledi bütün nutku o kırık dökük birkaç cümleden ibaretti. Önce: - Hepiniz öleceksiniz! Dedi. Sonra bu cümleyi eksik buldu. Sözlerini: - Hepimiz öleceğiz! diye tamamladı ve ilave etti: - Vatan kurtulucaktır! Bütün nutuk hemen hemen bundan ibaret kaldı orduya bir tek asker vermeyen Yemen'in, Hicaz'ın, Irak'ın; orduya karşı savaşan Sina, Filistin, Suriye çöllerinin; yolları kesen ve devlete başa eğmeyip her gün Türk askerlerini öldüren asilerin yaşadığı Dersim, Sason, Talori dağlarının nasıl kurtulacağını, bu genç kumandan işte bu sözlerde göstermiş oldu... Fakat kumandanımızın bu nutkunu dinlemek için onun etrafında cephe tutan saflarda hiç kimseye, o zaman bu nutuk, soğuk ve mantıksız görünmedi. Hatta bizlere sorulursa bu nutka bile lüzum yoktu. Bizler kendimizi, zaten bu ölüm için yetişmiş sayıyorduk. Bu ölüm için hazırlanmıştık. O zaman bizim neslimiz, kendisi için hiçbir hak düşünmeyen bir nesildi. Bize göre hak yok, vazife vardı. Vazife görülecek, can verilecek, şan vatana bağışlanacaktı. Can bizimse şan onundu...
·
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.