Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sorularimiz ve kim oldugumuz
beynimdeki tek soru, gözlerimi açtığımdan beri 'neden böyle bir yaratık haline geldim?' sorusuydu. zaten hepimiz kendimizi sorduğumuz sorulara göre belirleriz. tercihlerimiz sorularımızdan gelir... 'nasıl?' sorusunu soranlar gerçek hayatın gerçek uğraşların en iyi öğrenenleridir. bilimle, sanatla, dünyayı 'dünya' yapan her branşla ilgilenirler... 'kim?' ya da 'ne?' ile başlayan sorular ise fail arayan, yaratıcı, yok edici kişi ya da olay araştıran insanların hayatlarını çizer... ve en sonunda, sorularına 'neden?' sözcüğüyle başlayanlar gelir. sonunda diyorum çünkü aralarında kronolojik bir sıralama olduğu gerçektir. insan önce hayatta kalmış sonra inanmış ve en son reddetmiştir. 'neden?' sorusu ne hayatı ne de yaratıcıyı merak eder. merak ettiği tek konu kendisidir. ve kendisiyle o kadar ilgilidir ki, soruyu soran kişi içinde iyiliğe yatkın birçok özellik barındırmasına rağmen yakın çevresine, sırf 'kendisi' olduğu için acı çektirecek kadar bencildir. filozoftur. düşünür. nedenleri merak eder. elinden geldiğince de erişir. ama tek sorun, elilndeki nedenlerle ne yapacağını bilmemesidir. nasıl'ı soran bildiklerini kullanarak hayatını kazanır. kim'i soran tanrısını bulur ve tapar. neden'i soran ise nedenleri bulur, bir süre savunur sonra unutur. başka nedenler bulur, onları da savunur ve sonra unutur. ve böyle gider... ancak 'neden?' sorusunu soranlar içinde bir azınlık, buldukları ilk nedene takılıp kalır. onda ısrar eder. değiştiremez, unutamaz. ve bütün insanlık ilerlerken o azınlığın mensupları sabit kalır. ya yok olurlar ya da bütün dünyayı ve barındırdığı farklı nedenleri reddederek yaşarlar... ben kayra, bu noktadayım. tek bir varlık kaldı reddini gerçekleştiremediğim. o da kendim.
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.