Hz. Enes'ten rivâyet ediliyor: Amcası Nâdr'ın oğlu Enes (R. Anhûm), Resûlüllah ile beraber Bedir savaşına katılma- mıştı. Bu durum ona gayet ağır gelmiş ve demişti ki; "Resû- lüllahın ilk savaşında hâzır bulunmadım. Dikkat edilsin! Al- lah'a yemîn ederim. Eğer Cenâb-ı Hak, Resûlüllah ile beraber bir savaşı bana nasib ederse ne yapacağımı görecektir!" Enes der ki: "İkinci sene, amcam, Nâdr'ın oğlu Enes (r.a.), Uhud muharebesine katıldı. Uhud'a giderken Muaz'ın oğlu Sad (r.a.) ile karşılaştı. Sad ondan sordu:
- Ey Eba Amr! Nereye gidiyorsun?
O, Sad'a cevab olarak:
Cennet kokusuna hasret olası! Ben cennet kokusunu Uhud'un eteğinde hissediyorum!
Böylece Enes öldürülünceye kadar harbetti. Onun mü bårek cesedinde seksen küsur yara sayıldı. O yaraların ki- misi ok yarasıydı, kimisi kılıç, kimisi de mızrak...
Bunun üzerine, onun kızkardeşi, Nadr'ın kızı Rabia (r.a.) dedi ki:
- Kardeşimi ancak elbisesinden tanıdım!"
Ve bunun üzerine, Cenâb-ı Hakkın şu âyeti nazil oldu "Mü'minlerden öyle erkekler vardır ki, Allah'a verdik leri sözde sadakat ettiler!" (Ahzab: 23)