Marx'ın kendi çalışmalarında İzlemiş oldu
ğu felsefe, siyaset bilimi ve iktisat sırası, Batı Marksizmi tarafından
tersine çevrildi. Marksist bir çerçevede !kapitalizm üstüne
temel iktisadi analizler Büyük Bunalım'dan sonra büyük
ölçüde son buldu; burjuva devletin siyasal tahlili, Gramsci sessizliğe
gömüldükten sonra giderek azaldı; gerçekleştirilebilir bir
'Sosyalizme giden yollara dair strateji tartışması hemen hemen
tamamıyla ortadan kalktı. Bunların yerini, giderek yöntem sorunları
üzerinde odaklaşan katışıksız. felsefi söylemin -nitelik
itibarıyla somut olmaktan çok epistemolojik özellikte olan yeniden
canlanması aldı. Korsch'un 1923 tarihli Marxism and
Philosophy {Marksizm ve Felsefe) adlı çalışması bu bakımdan
çığır açıcı niteliktedir. Sartre, Adomo, Althusser, Marcuse, Della
Volpe, Lu:kacs, Bloch ve Colletti hepsi, her ne kadar diyalektiık
biçimde yeniden formüle edilmişse de, esas olarak (cognition)
problemleri üzerinde yoğunlaşan ve ürkütücü nitelikte
güç teknikli bir üslupla kaleme alınmış önemli sentezler yarattılar.
Amaçlan için, herbiri, Marx'dan önceki felsefi birikimlere
başvuruyorlardı: Hegel, Spinoza, Kant, Kierkegaard, Schelling
veya diğerlerine. Aynı zamanda, Batı Marksizmi bünyesindeki
her okul, Marksist, olmayan çağdaş entelektüel odaklar ile, çoğunlukla
yarı-simbiyoz haline karşılık gelen bir yakın temas
içinde olgunlaştı -Lukacs'ın Weber'den, Gramsci'nin Croce'den,
Sartre'm Heideggerden, Aithusser'in Lacan'dan, Della Volpe'nin
Hjelmslev'den, v.d. kavram ve temalar almalarıyla. Klasik
Marksizm geleneğine yabancı olan bu burjuva kültürüyle
yanyana ilişkiler dizisinin aldığı biçimler, işçi hareketi pratiği
ile Batı Marksizmi arasında bir zamanlar varolan ilişkilerin
kopmasının bir sonucuydu.