KALBİM unutulmuş küçük kilise;
sunakta vahşi bir mayıs kabarır.
Fırtına, o gözüpek kimse,
çoktan ufak camları parçalara ayırır;
şimdi zangoç odasına kadar sızmaktadır
ve asılır orda çömez çanına iyice.
Cırlak çanın tutuk hasret çığlığı çağırır
çoktan ayak kesilmiş sunak yerine
fena halde şaşırmış uzak Tanrı'yı nazır.
Rüzgar gülüp hoplar pencereden zangır zangır.
Ama o kaptığı gibi ses dalgasını öfkeyle
eder parça parça çinilere fırlatır.
Ve garip arzular diz çöküp sıralanır
kapı önüne ve dilenir yosun tutmuş eşikte.
Ama geçmiyor artık bir duacı çoktandır.