Her ne kadar, din ile felsefe, aynı hakikatin iki farklı cephesini ifade etmekte ise de, bazen bu ikisi arasında çelişki görülebilir.
Bu durumda, öncelikle, gerek din, gerekse felsefedeki doğruların ve yanlışların belirlenmesi konusunda insanların kapasitesinin gözden geçirilmesi gerekir. Zira doğruları tasdik konusunda, insanlar, farklı yapılara sahiptirler. Bir konuyu, kimileri burhâna dayanarak, kimileri diyalektik (cedelci) sözlerle, kimileri de retorik (hatâbî) ifadelerle tasdik ederler. Bu sebeple, İslam dini, insanların her üç yolla tasdik edebilmelerini sağlayacak ilkeler vazeder.