Gönderi

Fatih

Fatih

, bir kitap okudu
129 syf.
·
Puan vermedi
Beyin ve Sevgi
Cemil Behzat Okay
0/10 · 1 okunma
·
185 görüntüleme
Fatih okurunun profil resmi
Memelilerde sürüngen beyninin üstüne yeni bir oluşumun (limbik dizge) eklendiğini biliyoruz. Bu dizge memelilerin yavrularıyla ilgilenmelerini ve sevmelerini sağlayan bir bölümdür. Aynı oluşum insanda da vardır ve varlık nedeni aynıdır; insan da yavrusunu severek büyütür
Fatih okurunun profil resmi
Gelişmiş sevgi Nietzsche'nin tanımladığı (deve dönemi, aslan dönemi ve çocukluk dönemi) üç dönemden üçüncü gelişmişlik dönemindeki (çocukluk dönemi) insan tipinin duyumsadığı sevgi biçimidir. Kişi her şeyin bilincindedir. Kusurlar görülür, buna rağmen sevgi eksilmez. Önemli olan karşılıklı dürüstlüğün varlığına olan inanç ve bunun bütünlüğüne olan güvendir. Bu güven zedelendiği anda ne kadar gelişmiş olursa olsun sevgi bitebilir. Buna rağmen bitmiyorsa bu ilişki gelişmiş sevgi olarak değil, ortak çıkarların ve alışkanlıkların sürdürüldüğü bir birliktelik, ya da aşk, hatta bağımlılık olarak değerlendirilmelidir.
Fatih okurunun profil resmi
Olgunluk yolundaki insanlar önce doğal olmayı ve herkesi olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmelidir.
Fatih okurunun profil resmi
Sağlıklı bir çocuk yetiştirebilmek için sağlıklı bir annenin varlığı zorunludur.
Fatih okurunun profil resmi
Eşini kendi doğallığı içinde olduğu gibi seven, değiştirmeye kalkmayan insan, onu sağlıklı ve mutlu kılar.
Fatih okurunun profil resmi
Özetlersek beş, altı yaşına kadar çocuğumuza karşı gösterdiğimiz ilgi ve davranışlarımız, onu ya sevgi dolu yararlı bir insan yapar: ya da yetersiz ve yeteneksiz, genelde kuşkucu, alıngan ve çabuk kırılan, sevildiğine inanamayan, sevgiyi alamayan ve veremeyen mutsuz, korku içinde yaşayan bir insan haline getirir.
Fatih okurunun profil resmi
...sevginin duygusal bir bağlanma olayı olduğu vurgulanmakta. Ancak sevgi tanımı için duygusallığın belirtilmesi yetmez, sürekli coşkusu vardır, etkinliği uzun sürelidir. Bunların da vurgulanması gerekir.
Fatih okurunun profil resmi
Sevgiyle karıştırılan en önemli kavramın Aşk olduğunu biliyoruz. Genelde aşkı, aşırı sevgi hali diye kabullenme eğilimi vardır. Oysa pek çok yönden ayrıdırlar. a) Sevgide iki kişinin birbirlerini özgür bireyler olarak beğenmeleri, ayrı bireyler oldukları bilincini yitirmeden sevgiyi yaşamaları hali vardır. Burada insan yapısı, özgürlük anlayışı ve toplum, sevgiyi biçimlendiren etkenlerdir. Aşkta ise aşık kimliğini yitirmiş, aşık olduğu kişinin benliğinde erimiştir. Aşk iki yanlıysa ikisi de karşısındakinin benliğinde erimiş olabilir. Böyle bir kimsenin özgür bir kimliği olduğu söylenemez. b) Sevgide eşduyum vardır, bu nedenle sevdiğiniz kimsenin ne istediğini genelde söylemesine gerek kalmadan anlarsınız. Aşkta ise eşduyum ya da özdeşleşim genelde yoktur, onun yerini derin bir hayranlık alır. Bu nedenle karşıdakinin ne istediğini anlayamazsınız. Aşkta kendi varlığınız ve kendi istekleriniz de kalmamıştır. "O bir şey söylesin de yapayım" diye beklersiniz. c) Sevgide karşıdakini kusurlarıyla seversiniz. Aşkta ise aşırı yüceltme vardır, bu onun eksiklerinin görülmesini engeller. Kusursuzluk algısı zamanla o kadar uç noktaya götürülür ki aşık olunan kişi nesnel varlığından da soyutlanır ve ideal nesne haline getirilir, artık aşık yalnızca, aşkını düşünür durumdadır. d) Sevgide anlaşma, aşkta ise tapınma vardır. e) Aşkta sürekli tek yanlı coşku bulunur. Aşktaki coşkunun nedeni karşıdakinin nasıl bu kadar değerli varlık olabildiğine duyulan hayranlıktır. Sevgide ise coşku birliktelikten doğar ve genelde iki yanlıdır. f) Sevgideki coşku yaşam sevinci kokar. Aşkta ise derin hayranlık duyduğu ve yücelttiği kişi ya da nesneye dönük bir kölelik kokusu alırsınız. g) Sevgi genelde iki yanlıdır. Taraflar birbirlerini severler. İkisi de seven ve sevilendir. Aşkta ise aşık olan ve aşık olunan vardır. Aşık aşkından yanar; sevgilisinin sevip sevmediği bilinmez. Dikkat ettiyseniz aşk şiirlerinde ozan kendi duygularını, sevgilisinin bazı davranışlarını ya da bedensel güzelliğini anlatır. Aşk nesnesi kendini dışa vurmaz; biz onu aşığın gözüyle görürüz. O da karşısındakine aşık mı, bilemeyiz. h) Sevgi üretkendir, yaratıcıdır. Aşk ise varolan üretimi dahi durdurur. Çünkü başka bir düşünce ve uygulamaya izin vermez. k) Aşkta acı çekme alışkanlığı vardır. Bir yerde mazoşist bir tavırdır. Bu hal az miktarda ise yararlıdır; nefsini eğitmeye yarar ama genelde bu düzeyde kalmaz. Sevgi ise mutluluk getirir.
Fatih okurunun profil resmi
Murat Özgen Ayfer şöyle der: Sevgi, her insanın sürekli olarak gereksinme duyduğu, başkalarından hem almayı beklediği, hem de vermek istediği, hem alınca hem de verdiğinde mutlu olduğu bir tinsel değerdir.
Fatih okurunun profil resmi
Mu İmparatorluğu'nda Tanrı'ya verdikleri kutsal değerden dolayı adı anılmazdı, onun yerine güneş, Tanrı'nın simgesi ola- rak onanmış ve güneş, halka Tanrı olarak sunulmuştu. Mu dininin dört temel kavramı vardı: Tanrı tektir. Herşey ondan varolmuştur ve ona dönecektir. Ruh ve beden ayrıdır. Beden ölürken ruh ölmez. Olgunluğa ulaşmak için ruh değişik bedenlerde yeniden doğar. Olgunluğa erişen ruh Tanrı'ya döner ve onunla birleşir. İlginç bir alıntı daha. Tanrı sevginin ta kendisidir ve tüm evreni de sevgi üzerine kurmuştur.
20 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.