“Yüklerin en ağırı ezer bizi onun altında çökeriz, bizi yere yapıştırır bu ağırlık. (…) O halde yüklerin en ağırı aynı zamanda yaşamın sağladığı en şiddetli doyumun da imgesidir. Yük ne kadar ağır olursa, yaşamlarımız o denli yaklaşır yeryüzüne, daha gerçek, daha içten olur.
İşi tersten ele alırsak; bir yükten mutlak biçimde yoksun olmak insanoğlunu havadan daha hafif kılar; göklere doğru kanat açar insan, bu dünyadan ve dünyasal varlığından ayrılır, yalnızca yarı yarıya gerçek olur, devinimleri önemsizleştiği ölçüde özgürleşir.
Hangisini seçmeli o halde? Ağırlığı mı, hafifliği mi?
(…) Yalnız bir sorun var: Hangisi olumlu; ağırlık mı, hafiflik mi?
Parmenides şu karşılığı veriyordu: Hafiflik olumludur, ağırlık olumsuz.”