Derinlik gerektiren her şey zarar görüyor. Yüzeye doğru çekilip duruyoruz.
Bu değişim bizi nasıl etkiliyor peki? Bu soruyu sorduğumda gülümsüyor Sune. "Süratin insana çok iyi hissettiren bir tarafı var. Buna bu kadar gömülmüş hissetmemizin bir nedeni harika bir şey olması, değil mi? Bütün dünyayla bağlantı içinde olduğunuzu, herhangi bir konuda olup biten her şeyi öğrenebileceğinizi hissediyorsunuz." Gelgelelim maruz kaldığımız enformasyon miktarında ve bu enformasyonun geliş hızında meydana gelen muazzam artışın bir bedeli olmadığını söylüyoruz kendimize. Bu bir yanılgı: "Çok yorucu hale geliyor." Daha önemlisi, "her türlü boyutuyla derinliği feda ediyoruz." diyor Sune. "Derinlik için zaman gerekiyor. Derinlemesine düşünmek gerekiyor. Her şeye yetişmeniz, her dakika e-posta göndermeniz gerektiğinde derinliğe ulaşacak zamanınız olmuyor. İlişkilerde derinlik için de zaman gerekiyor. Enerji gerekiyor. Uzun zaman aralıkları gerekiyor. Kendinizi adamanız gerekiyor. Dikkat göstermeniz gerekiyor, değil mi? Derinlik gerektiren her şey zarar görüyor. Yüzeye doğru çekilip duruyoruz."
·
78 görüntüleme
Çağımızın ve kent yaşamının en büyük sorunu bu hızlanma kesinlikle. Her an yeni bir bilgiyle, yeni bir uyaranla karşılaşabiliyoruz ne kadar güzel değil mi? Instagram sayesinde tüm gün yüzlerce kısa video izleyip yepyeni şeyler öğrenebiliyoruz, görebiliyoruz. Peki beynimiz bu kadar hızlı bir sisteme yetişebiliyor mu? Yetişsin diye her uyaranı derinine inmeden, yüzeyinden bakıp geçiyoruz sonuç olarak. Ki buna yetişmek denir mi bilemiyorum. Üniversite derslerimde bile konular ilgi çekici olsa ve farklı açılardan bakmamı sağlasa bile çok fazla sınav, ders, yetiştirilmesi gereken ödev olduğundan dolayı konseptleri pek derinine inmeden çalışmak durumunda kalıyorum bazen. Yani geçmiş yılların sınav sorularına bakıp, çözümleri az çok 'öğrenip' sınavdan sonra unutuyorum. Almam gereken beş ders değil de üç ders olsa mesela her konuyu uzun uzun anlamaya çalışsam uğraşsam keşke diyorum. Bu konuyla ilgili birkaç alıntımı da eklemek isterim.
#143100073
#175744739
#123911676
Instagrama da salladım ama oradan bu acelemizle ilgili güzel bir gönderi görmüştüm =) onu da ekleyeyim.
Kent sakini için 'şimdi'nin tek anlamı birazdan'a geçmektir.
instagram.com/p/C6dWuVHg02v/?...
Evet maalesef, çok hızlı ve üstünkörü yaşıyoruz. Kemal Sayar da şöyle diyor:
"Yavaşlayın, soluklanın. Bu dünyadan bir kez geçeceksiniz."
Hızın bağıl olması da bizi biraz telaşlandırıyor zannımca. Biz dururken başkaları hareket edince bir şey yapmamış gibi hissediyoruz. Hızlanma çabamız biraz da bu yüzden bence.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.