İlk çağda tanrıların eğitimine dayanan maarif Yunan’dan bu yana homo sapiens tipini yaşamaktaydı. Ortaçağ Hristiyan idealizmini Aristoculuk’la ifadelendirdikten sonra Rönesans’da Batı’nın yeni maarif dâvası meydana çıktı. Bizde ise, üç asır önce içtihad kapısını kapayan ellerin tüyler ürpertici taassupla çürüttükleri İslâm düşüncesine Aristo’nun mantığını ve kıyas metodunu tatbik etmeleri maarifimizi ruhtan ve realiteden, daha doğrusu insandan ayırdı.