Öte yandan, dinsel söylemin radikalleşmesi İslam'ı çok tehlikeli maceralara doğru itmiştir. Din adamları, akla hayale gelebilecek bütün çarpıklıkların açgözlü tüketicilerine dönüşmüşlerdir. Azgın Marksistler'den inceldiği yerden koparma mantığını, sınıf hıncını, özellikle de anti-emperyalist söylemi; nostaljiklerin romantik karşı-kültüründen kimlikçi ve geçmişçi sloganları öğrenmektedirler; kendi kafalarından da, onlarca yıllık sekülarizasyon süresince dinsel muhayyilede bastırılmış olan ve duygusal olarak yüklü bütün taşıyıcı fikirleri çıkarmaktadırlar. Bunun sonucu da, ülke tarihinde benzeri yaşanmamış bir arkaik patlamadır.