Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hayatımızdaki Basit Ayrıntıları Anlamlı Kılmak
Japon edebiyatından okuduğum son kitap, zihnimi bana Japon edebiyatını sevdirmeye başlatan ilk kitaba götürünce biraz düşüncelerimi toparlamak istedim~ "Hayatımızdaki en basit, en önemsiz şeylere ne kadar anlam yükleyebiliriz ki?"
Cuniçiro Tanizaki
Cuniçiro Tanizaki
'nin
Gölgeye Övgü
Gölgeye Övgü
eserini ilk gördüğümde aklıma gelen sorulardan biriydi bu. Çünkü, yazar gündelik hayatımızdaki en basit yerin, tuvaletlerin, üzerinden Doğu kültürünün anlam verdikleri ve yansımaları hakkında konuşuyordu. Kendi kültürlerinde tuvaletlerin genelde loş ve çalılıklarım arkasında olduğunu söyleyip "Koridoru geçer, o loş ışığın içinde oturur, belli belirsiz parlayan kapının yansımasına bakarken derin düșüncelere dalar ya da dışarıdaki manzarayı izlersiniz." (15) sözleriyle böyle bir seçimin etkilerinden bahsediyordu. O loş ortamın aslında insanın zihnine ne kadar iyi geldiğini ve hatta kişinin fizyolojik bir haz hissettiği anlatıyordu. Doğu kültürüne has bu durum -zira Batı aydınlığı ve olabildiğince parlaklığı sever- gölgelerin ve en basit parçaların değeri üzerine yeni bir bakış açısı kazandırıyordu. Gölgeye Övgü'den bir yıl sonra
Okakura Kakuzo
Okakura Kakuzo
'nun
Çay Kitabı
Çay Kitabı
'nı okuyunca ise aynı hisleri ve bakış açılarını yeniden -daha derinden- hissettim diyebilirim. Çünkü Okakura da eserinde benzer karşılaştırmaları yapıyor. Çay Kitabı'nda odalarının düzeninden bahsederken odalara uzun koridorlardan geçerek ulaşıldığını, odanın dar ve loş olduğunu, seçilen eşyaların ve renklerin tekrarlı bir uyum yaratmaktan ziyade zıt bir hoşluk yarattığından bahsediyor. Çünkü güzel olan bu kusurlu güzelliktir ve insan o loş, yumuşak ışığın altında zihnini uyandırabilir. (57) Böylece, çay içme eylemi kişiyi hayatın karmaşasından çeken ve onun algılarını açan minik bir ritüele dönüşür. Günümüzde ise çay içmek gündelik hayatın en basit alışkanlıklarından birine dönüştü diyebiliriz. Tuvalet gibi fizyolojik bir ihtiyacın ise ne kadar sıradan olduğundan bahsetmeye gerek yok zaten. Ancak, gerek Tanizaki'nin gerekse Okakura Usta'nın değindiği noktalar bana göre hayatı alımlamamıza dair önemli mesajlar taşıyor. Tanizaki'nin "Biz Doğulular en ücra yerlerde gölgeler olușturur, onlardan güzellikler yaratırız." (53) ifadesinde veya Okakura'nın "Kalıcı yașam oda ya da evde değil, basit bir çevrede yaşayan ve onu zayıf bir zarafet ışığıyla güzelleștiren ruhta bulunur." (60) sözünde olduğu gibi hayat da bu gölgelerin, zayıf ışığın tadını çıkartarak yaşanıyor/yaşanır bence. Çünkü bunların kusurlu (!) güzelliğini anlamak aynı şekilde hayattaki küçük büyük her andan zevk almayı, yeri geldiğinde dünyanın gözümüzü kamaştıran tüm boğuculuğundan uzaklaşıp kendi kendimize dönmeyi sağlıyor gibi. Bu sebeple, Tanizaki'nin de Okakura'nın mimarî ve çay seremonisi üzerinden Doğu kültürünün değerlerini anlatmasını ben de kendi hayatımıza dair bir anlam yükleme olarak görüyorum ve gerek gündelik hayatımızdaki minik anlara gerekse yaşamımızdaki bazı karanlık zamanlara bile değer verebilmeyi arzu ediyorum~ Sonuçta "Gerçek güzelliği ancak kalplerindeki kusuru mükemmelleştirenler bulabilirler." (
Çay Kitabı
Çay Kitabı
, 62)
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.