Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

496 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Yıllar önce bu sitede, yanılmıyorsam Jane Austen’in “
Gurur ve Önyargı
Gurur ve Önyargı
“sı için, “Bu kitabı okudum, tamam ama bana ne verdi? Hiç. Sanat yok sanat!“ diyen bir okur vardı. Görüşüne katılmıyorum tabii, ama açık sözlülüğünü beğenmiştim. Zira günümüzden oldukça farklı bir sosyal ve kültürel ortamda geçen dönem romanlarını okumak, hele edebi bir beklentiden ziyade bir şeyler “öğrenmek“ arzusundaysanız, keyif vermez gerçekten de… Nitekim bu okurun görüşünü kendinize yakın buluyorsanız, Choderlos de Laclos’un “Tehlikeli İlişkiler“inden de keyif almazsınız. 1700lü yılların ortalarında, Fransa kırsalında ve Paris’te geçiyor roman. Hani o erkeklerin komik bukleli peruklarla ve topuklu ayakkabılarla dolaştığı, kadınların beli sıkı, göğüsler şişirilmiş, kabarık etekli kıyafetlerle yürümeye çabaladığı, pudralı yüzleriyle hepsinin acayip göründüğü bir dönem. Ülkede Napoleon Bonaparte daha sahneye çıkmamış. Bizde Lale devri zamanı, III.Ahmed’in Patrona Halil ayaklanması ile tahtan indirilmesi ve valide sultanlar devrine geçilmesinin eli kulağında. İşte böyle bir tarihi atmosferi var romanın. Choderlos de Laclos’un döneminde bestseller olan bu romanı, sosyeteye mensup bir grup kahramanının yaşadıkları üzerinden ahlak, erdem, aşk, seks ve aklı sorguluyor. Öncelikle söylemeliyim ki, dönemde açıkça konuşulması tabu olan sekse dair cesur yaklaşımı ile ilgi uyandırıyor. Laclos’un entrikacı kahramanları Markiz de Merteuil’in üzerinde yükseliyor roman. Markiz genç yaşında, dönemin doğal akışı gereği, tanımadığı ve sevmediği bir adamla evlendirilmiş; kocasının genç yaşta ölümü ile kendisine toplum tarafından bastırılan, yeniden evlenmek ya da manastıra kapanmak seçenekleri arasından kurnazca sıyrılarak evlenmeden sosyetedeki saygın yerini muhafaza etmeyi başarmış orta yaşlı bir kadın. İyi bir seks için evli olmanın avantaj değil tersine dezavantaj olduğuna inanan ve dul olmanın getirdiği özgürlüğü, çevresine hiç belli etmeden, farklı çapkınlarla yaşadığı maceralar için kullanan bu güçlü kadın figürü, gücünün sınırlarını sınamak için çeşitli entrikalar çeviren bir ahlaksıza dönüştürmüş Laclos. Roman, dönemin popüler yakışıklılıklarını yatağındaki cömertliği ile kolayca kendine bağlayan Merteuil'ün, orta yaşa girmesinin de etkisi ile, kendi çekiciliğini ve etki gücünü sınamak istemesiyle başlıyor. Ünlü çapkınlardan Vikont de Valmont’u kullanıyor bu amaçla. Hedonist bir kişilik olan Valmont kadınları kendine bağlamak için türlü yalanlar söylemekten utanmayan bir karakter. Üstelik hevesi biter bitmez o kadınları bir kenara atıvermesi ile de ünlü. Merteuil bu adamı maşa gibi kullanarak, biri daha 15 yaşında gencecik bir taze, diğeri dindar, kocasına bağlı genç ve güzel bir kadını baştan çıkarmak için çeşitli entrikalar düzenliyor Valmont ile birlikte. Biri kendi gücü ve güzelliğini sınamak, diğeri anlık zevkler tatmak gibi boş amaçlar uğruna, bir çok ahlaklı insanın hayatını işte böyle karartılıyorlar. Laclos’un kahramanları mektuplarla haberleşiyor, biz de olanları kahramanlar arasında gidip gelen bu mektuplar aracılığıyla öğreniyoruz. Bu anlatım tarzı ilgi çekici ve döneminde de epey beğenilmiş. Yine de bence romanın en zayıf noktasını oluşturuyor: Zira cinsiyeti, değer yargıları, yaşı, ahlak anlayışı birbirinden farklı bunca karakteri, hepsini de kendi ağızlarından, okuyucuya aktarabilmek zor ve büyük bir özen ve yetenek istiyor. Laclos kimi mektuplarda bunu yakalasa da, bence Cecile gibi bir genç kızın, ya da Madame Tourvel gibi dindar, sadık ama giderek aşka doğru çekilen bir genç kadının iç dünyasını yansıtmakta oldukça başarısız kalıyor. Bu nedenledir ki, roman, ilgi uyandıran ilk birkaç mektuptan sonra, birbirini tekrar eden ağdalı anlatılarla bezenmiş sıkıcı bir metine dönüyor ve esrarın arttığı son 100 sayfaya kadar tempo yakalayamıyor. Ahlak nedir? Aşk nedir? Cinselliğin ilişkilerdeki rolü nedir? Sevgi nerede başlar ve nerede biter? Zor sorulara cevap arıyor Laclos. Aslında o tercihini en başta ortaya koymuş: Entrikalara bulaşan ve insanları yalanları ile kandırarak tuzaklarına düşüren ahlaksızların maskelerini düşürmek ve onları lanetlemek istiyor. Ancak ahlaklı olanların da; aptallıkları, tecrübesizlikleri ve aşka olan açlıkları ile kötülerin tuzağına neden bu kadar kolay düştüklerini, satır alalarında da olsa, sorgulatıyor. Romanın, Glenn Close, John Malkovich, Michelle Pfeiffer, Keanu Reeves ve Uma Thurman’lı bir kadro ile sinemaya uyarlandığını da not olarak eklemeliyim. Bence romandan sonra filmi de seyretmek, hoş bir keyif verecektir. “Erdemli bir ailenin bir ahlaksız eliyle yardım görüp şükretmesine Tanrı izin verir mi bakalım?” diyor Madame Tourvel bir mektubunda. Öteki dünyayı bilmiyoruz ama tanrının umulan o adaletinin bu dünyada olmadığını romanın sonunda, birebir kendisi gösteriyor.
Tehlikeli İlişkiler
Tehlikeli İlişkilerChoderlos de Laclos · Kırmızı Yayınları · 2011544 okunma
·
233 görüntüleme
mesut bahtiyar okurunun profil resmi
Teşekkür ederim hocam, ayrıntılı cevabınız için. Çok haklısınız önsöz sizin dediğiniz gibi olmalı, öbür türlüsü okuma keyfini kaçırır.
Yasemin okurunun profil resmi
Kitabı okumasam da zaman zaman sizin yazdığınız incelemeleri okumak keyif veriyor. Kaleminize sağlık.:)
AkilliBidik okurunun profil resmi
Ne güzel... Beğenmenize çok sevindim.
mesut bahtiyar okurunun profil resmi
Çeviriyi nasıl buldunuz hocam, kitabı bir çok yayınevi bastığı için ?
AkilliBidik okurunun profil resmi
Merhaba hocam, Benim okuduğum İsmail Yerguz çevirisiydi. Ben çeviriyi beğendim, ancak çevirmenin girişteki sunum yazısını gereğinden uzun ve detaylı buldum. Böyle bir romanda, sadece genel atmosferden ve yazarın yazım serüveninden bahsetmesini beklediğim bu sunuş yazısı, neredeyse kitabın sonunu söyleyen detaylı bir karakter analizine dönüşmüş. Çevirmen tüm bu detayları paylaşmak istediyse romanın sonunda yer vermeliydi diye düşünüyorum.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.