Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

288 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
RABBİNİZ ERKEK ÇOCUKLARI SİZE ÖZEL KILDI DA, KENDİSİNE MELEKLERİ KIZ ÇOCUĞU MU EDİNDİ? GERÇEKTEN, SİZ ÇOK BÜYÜK SÖZ SÖYLÜYORSUNUZ. (İsra Suresi 40. Ayet) Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere, romanın ana konusu İsra Suresi 40. Ayet’inde geçen, müşrikler tarafından hâşâ Allah’ın kızları olarak tanınan Lat, Uzza ve Menat isimli putlarla ve İslam’ın başlangıcı ile ilgili diyebilirsin; ama okurken kitabın içinde kendini de görürsün, yazar çünkü seni romanın karakteri yaparken roman içindeki anının da karakteri yapıyor ve sana kitap yazdırıyor. Kitap içindeki anıları okudukça kendi çocukluğundan, din ile tanışmandan bire bir uyumlu satırlar okuyorsun. Deden belki Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşamamıştır, belki de kitaptaki deden gibi inançlı değildir belki de bir Osmanlı gazisi de değildir veya Piç İsmail diye sana sorgu yaptıran bir arkadaşın da yoktu, adı İsmail olsa bile lakabı piç değildi ama sen sayfaları okurken her bir şey aslında senin küçüklüğünden olan şeyler olduğunu fark edeceksin. Düşünmeyi seviyorsan, çoğunluğa uymayıp her zaman kendi fikrini üretmeyi seviyorsan bu kitap sana çok şeyler katacak emin olabilirsin. Bakma farklı kişilerin bu kitap hakkında dediklerine, Kitapyurdu bu kitabı satmıyormuş diye önemseme, Beyoğlu 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme ve halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılama” suçundan dava açılmasını da önemseme, oku sen bu kitabı ve okurken de düşün ve emin ol genel olarak hiçbir şekilde rahatsız edici bir şey olmadığını fark edeceksin kitapta. Okuyunca göreceksin ki sadece sana farklı yönden birkaç konu üzerinde düşünme yeteneği verecek. Kitap hakkında söylenilen olumsuz sözler belki sende bir acaba hissi oluşturuyor olabilir ama şunu da söylemek isterim ki bu kitabın gerçek yazarı yani sen değil, seni yazar gibi hissettiren gerçek yazarı 2009 yılında “Türkiye Yayıncılar Birliği İfade Özgürlüğü Ödülü” nü kazanmış; çünkü biliyorsun ki herkesin bir ifade özgürlüğü vardır ama ifade özgürlüğü adı altında da kimseye saygısızlık ve hakaret etme özgürlüğümüz de yoktur. Onun için Nedim Gürsel bu güzel romanının içeriğinde hiçbir şekilde hakaret ve incitici şekilde kullanmamış kalemini, provokatif bir yönü ise hiç yok, okuyunca sen de göreceksin ki sadece yaşanılan dönemden ve İslam kaynaklarında yazanları kaleme almış ve biraz da düşünceler ortaya atmış; yani
Salman Rushdie
Salman Rushdie
‘nün yaptığını, bir yerlere sert bir şekilde dokunma girişimini yapmamış, hakarete, incitmeye, sinir etmeye gitmemiş, bir modaya kapılıp hareket etmemiş ve yine okuyunca göreceksin ki böyle bir şey yapmaması kitaba daha gerçekçi bir hava vermiş, içinde olan sorgulara ise cevap vermek gerçekten de zor olmuş. Garanik olayını bilir misin, hani şu şeytan ayetleri meselesini, evet hani Salman Rushdie böyle bir roman yazmıştı da İran tarafından ölümü helal görünmüştü, Aziz Nesin de bu kitabı Türkçeye çevirmek istemiş hatta bir bölümünü de Aydınlık gazetesinde yayınlamış ve sonrasında da gelen tepkiler sonucu tarihimizin hemen hemen en ayıp, en üzücü olaylarından biri olmuştu. Evet evet, doğru hatırladın Sivas’ta, Madımak Oteli’nde Cuma namazından çıkan cemaat “Allah’ım bu senin ateşin” diyerek hani belli bir kesimi yakmışlardı ya işte o olay. Kitap içinde Garanik olayına da değiniyor yazar ve bunları da Kur’an’dan ayetler ile destekliyor, şeytan ayetlerini o kadar güzel ve sağlam şekilde anlattığını göreceksin ki ya doğruluğunu kabul etmen gerekecek ya da red edebilmen için Kur’an’ı okuman ve daha çok araştırman gerekecek, Arapça değil Ama Türkçe okuman gerekecek, Türkçe okumalısın ki hakkında bir bilgin olsun, bir şeyler savunabilesin. Türkçe okuduğunda da ama bazı kelimeleri Arapçaları ile kıyaslaman da gerekecek ve dikkat etmeni isterim ki bazı isimler vs. Türkçeye çevrildiğinde sanki kutsallığını kaybedecek gibi. Mesela; Kur’an’da geçmiyor ama "Hacerü'l-Esved" in Türkçesini öğrendikten sonra, Kara Taş olduğunu öğrendikten sonra sanki tüm kutsallığını kaybedecek gibi gelecek sana, düşünsene Kabe içindeki o putlara dediğin kara bir taş parçası gibi sözleri artık cennetten geldiğine inandığın bir taşa söylüyorsun ve cennetin de kelime manasının “güzel bahçe” olduğunu öğrenince, kafanda yoksa bu cennet, uhrevi cennet değil mi gibi sorular da oluşacak. Dediğim gibi bunları okurken hiçbir şekilde hakaret vs. olmadığını göreceksin, sadece seni bir şeylerin farkında olmaya, daha farklı düşünmeye davet ettiğini anlayacaksın. Menemen olayını biliyor musun peki? Ya da Kubilay olayını? İkisi de aynı olaylar. Hani şu genç öğretmen ve yedek subay Kubilay’ın öldürüldüğü, Nakşıbendi Tarikatı’nın yayılmak istendiği, Derviş Mehmet’in kendini mehdi olarak tanıttığı ve dini yaymak için adam öldürmekten, kelle kesmekten geri kalmadıkları olay. Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından bir başkasıdır ve din diye bilinen bazı şeyler yüzünden kan akmasına sebep olmuştur. İşte kitabı okurken bunları da göreceksin ve inancı bu şekilde sorgulayacaksın. Acaba ben neye inanıyorum ve neyin içindeyim diye. Okuduğum, kabul ettiğim kaynaklar hangi zihin türünün ürünleri diye düşüneceksin, kelimelere ve ritüellere daha çok önem vermen gerekecek ve onları daha çok araştırman, araştırırken de akıl süzgecinden geçirmen gerekecek; ama biliyorum ki bu kitabı alıp eline okumaya niyetlendiysen elbette bunları yapacaksın çünkü bu kitabı okuman da bunları yapmaya başlamanın bir delilidir. Allah’ın dininde akla ve mantığa aykırı hiçbir şey olmayacağını düşünecek ve göreceksin, ortada bilimsel bir gerçek var ise bu bilimsel gerçeğin din ile çelişmemesi gerektiğinin de sonucuna varacaksın. Lat, Uzza ve Manat biliyorsun ki İslam’dan önce Kabe’de bulunan müşriklerin taptığı, Allah’a ortak koştukları ilahçıkları ve yine biliyorsun ki Allah’ın kızları olarak biliniyordu bunlar. Sonra Allah, Hz. Muhammed’i elçi seçti, O’nu risalet görevi ile taçlandırdı ve bu sözde ilahçıkların hükmü yavaş yavaş ortadan kalktı ve kırıldılar, tapılan bu taş parçalarının kendilerine bile faydaları yokken onlara tapanlara nasıl olabilsin ki düşüncesi gelecek yine aklına. Yavaş yavaş ortadan kalkmadan önce de İslam’ın doğuşuna ve yayılışına şahit oldular ve onlar bu romanda dile gelip bu süreci anlatıyorlar, Hz. Muhammed’ten konuşuyorlar ve O’nun hakkındaki görüşlerini belirtiyor. Konuşurlarken de zekerlerden, ellerin apış arasına gitmesinden bahsediyorlar, Hz. İbrahim’den de konuşuyorlar ve söylemleri biraz farklı belki de alaylı, sanırım bunların bazı kesimleri ve seni rahatsız ettiğini fark edeceksin. Müşriklerin Allah’la beraber taptığı, Allah’a ortak koşup şirke bulaştıkları bu taş parçaları “nasıl olur da dile gelmiş” gibi gösterilmiş diyecek ve düşüneceksin, haklı olabilirsin, insan bu durumdan rahatsız olmuyor değil, korkmuyor da değil. Peki sadece bu kısmı bir roman olarak, bir kurgu olarak düşünmek yeterli mi? Bilmiyoruz, tartışılabilir, üzerinde uzun uzun düşünülebilir ama dile gelme kısımları senin hoşuna gidecek. Kitabı okuyup beğendikten sonra Youtube’a girecek ve arama kısmına Nedim Gürsel yazacaksın ve karşına aşağıdaki video çıkacak. Videoyu izleyeceksin ve videodaki okuyan kişilerin verdikleri tepkilere şaşıracaksın. youtube.com/watch?v=3kcbPUJ...
Allah'ın Kızları
Allah'ın KızlarıNedim Gürsel · Doğan Kitap · 2008149 okunma
··
387 görüntüleme
Halil Korkmaz okurunun profil resmi
İncelemeniz güzel ve faydalı ama söz konusu kitabı okumak bir yana herhangi bir kitabı okuyup anlayacak kadar zekası, ufku olmayan o seviyesiz magandaların saldırı videosu incelemenin bütün tadını tuzunu yok ediyor... Günümüzde dünyada halen yaşayan iki binden fazla din ve tanrı var. Ağzından salyalar akıtarak bir fikre, düşünceye, okumadıkları bir kitaba saldıran bu zavallılar, sordukları soruya verilen cevabı bile dinlemezken, ne hakla kendi dinleri ve tanrılarına saygılı olunmasını isteyebilir, bekleyebilirler? Eğer bize, dinimize, dilimize, örfümüze, adetimize, ırkımıza, inancımıza saygı istiyorsak öncelikle herkesin inacına ve tabi hiçbir din ve tanrıya inanmama hakkına da saygı göstereceğiz. Kitap, makale vs gibi yazılı kaynaklar böyle böğürerek, yazarına saldırarak ve kabalıkla eleştirilmez. Bir eleştriniz varsa elbette söylersiniz fakat bir eksik, yanlış, hakaret varsa, siz de karşı bir kitap veya makale ile bunları eleştirir, düzeltirsiniz ama onun ötesine geçme hakkınız yoktur ve olmamalı. Zira bu anarşidir, terördür.
mithrandir21 okurunun profil resmi
Haklısınız , katılıyorum. Teşekkürler yorumunuz için.
Bu yorum görüntülenemiyor
Ayşenur okurunun profil resmi
İlgimi çeken bu kitap hakkında sitede inceleme bulamamıştım. Sizin incelemeniz kitap hakkında fikir sahibi olmama vesile oldu. Teşekkür ederim. Ve bu incelemeden sonra kitap bende daha çok merak uyandırdı.
mithrandir21 okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim. Kesinlikle beğeneceğini düşündüğüm bir kitap.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.