Gönderi

224 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
‘Kenar, altın arayıcılarıyla dolu bir gecekondu mahallesi. Biz kaçağız, kanunsa bize aç, bize susamış.’ Başta oldukça anlamsız görünse de Zeke ve Frankie için bir başlangıç bu kelimeler. Tabii bir kasaba için de: Coalfield şimdi panikleyebilir. Tek bir afişle hem de! . Kevin Wilson’ın zihnini çok seviyorum, sanki zihninde birden bir şey parlıyor ve ‘evet evet burayı daha da kazabilirim’ diyor. Yazarla Fang Ailesi ile başlayan tanışıklığım Dünyanın Merkezine Tünel Kazmak ve Bir Şey Olduğu Yok ile devam etti. Okuduğum dördüncü kitabında da Wilson beni şaşırtmadı. 1996 yazına gidiyoruz: iki ergen tanışır, birlikte vakit geçirmeye başlarlar. Kız yazmayı sever, oğlan da çizmeyi. Ortaya bir afiş çıkar, elden ele yayılır ve ta-damm kimse bu afişin kime ait olduğunu bilmez. Toplu histeriye de göz kırpan Paniğe Mahal Yok ne ara başlayıp bittiğini anlamadığınız kitaplardan, bir yandan da tam da bu zamanlar için düşündürücü: ‘bir akım nasıl başlar-nasıl ilerler ve hatta ölümcül olabilir?’i de sorgulatıyor. Yazarın diğer eserlerinde de karşımıza çıkan performans sanatı vurgusu bu kitapta da önemli bir nokta oluyor. . Sonunu da çok sevdiğim Paniğe Mahal Yok’a bir şans verin derim~ . Selen Ak çevirisi, Vivian Lopez Rowe kapak illüstrasyonu, Allison Saltzman kapak tasarımıyla ~
Paniğe Mahal Yok
Paniğe Mahal YokKevin Wilson · Domingo Yayınları · 202410 okunma
·
267 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.