Gönderi

Schiller in dediği gibi, hepimiz Arkadia'da doğduk: Yani, dünyaya mutluluk ve haz arzularıyla dolu olarak geliriz ve bunları gerçekleştirme yolunda ahmakça bir umut besleriz. Hâlbuki çok geçmeden kader gelir, bizi birdenbire yakalar ve bize hiçbir şeyin aslında bizim olmadığını, sadece tüm malımız ve mülkümüz, eşimiz ve çocuğumuz üzerinde değil, kolumuz ve bacağımız, gözümüz ve kulağımız ve hatta yüzümüzün ortasındaki burnumuz üzerinde bile tartışılmaz bir hakka sahip olduğu için her şeyin kendisine ait olduğunu öğretir. Bununla birlikte, bir süre sonra tecrübe gelir ve mutluluğun ve hazzın, sadece uzaktan görünen, yanına yaklaşıldığında kaybolup giden bir serap olduğu, buna karşın dertlerin acıların gerçeklikleri olduğu, kendilerini doğrudan temsil etikleri ve ne yanılmaya ne de beklentiye ihtiyaç duymadıkları düşüncesini getirir: Bu ders faydalı olursa, mutluluğun ve hazzın peşinden koşmayı bırakırız ve daha çok, acının ve dertlerin giriş yolunu mümkün olduğunca engellemeyi düşünürüz. Daha sonra, dünyanın sunabileceği en iyi şeyin, acısız, sakin, katlanılır bir hayat olduğunu öğreniriz ve bu hayatı, daha güvenli bir şekilde gerçekleştirebilmek için isteklerimizi bunlarla sınırlarız. Çünkü çok mutsuz olmamak için güvenilir yol, çok mutlu olmayı istememektir.
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.