Gönderi

184 syf.
·
Puan vermedi
Politik distopya mı? Çok severiz. Hem de yazarın ülkesinde yasaklanmış bir politik distopya mı? Yeme de yanında yat... Bir imparatorluk, adı belirtilmese de biz Osmanlı İmparatorluğu döneminde geçtiğini biliyoruz, rüyaların tasnif edilip yorumlandığı bir saray; Rüyalar Sarayı... Bu şekilde okununca çok masalsı geliyor ama tam aksine karanlık bir yer burası. Rüyaları topayan, geleceğe dair bir anlam veya ipucu bulmaya çalışan tasnif edicilerin ve analistlerin olduğu, labirentimsi, bürokratik ve karanlık bir saray bu. Bu sarayın memurlarından biri, Mark-Alem Quprili. Adından da anlaşılacağı gibi Mark-Alem, yarı Batılı ve yarı Doğulu bir dünyada yaşıyor ve köprü anlamına gelen Arnavut kökenli bir soyadı var. Romanın ilerleyen kısımlarında Alem isminden duyduğu rahatsızlığı da okuyoruz, aslında rahatsız olduğu şey adı değil, adın yarattığı bir otorite altında öteki olma hissi. Sonsuz koridorlar ve kilitli kapılarla dolu devasa ve ürkütücü bu yapıda Mark-Alem, kendini hep bir belirsizlik içinde hissediyor, her yeni deneyim adeta onun için bir kabusa dönüşüyor; boş ve işaretsiz koridorlarda kaybolup dolaşmak, uzaktaki ayak seslerini duymak, sorgulama için getirilen rüyacıların cesetlerinin kaçırıldığını görmek ona sistemi ve içinde bulunduğu durumu sorgulatıyor.  Batıl inançlarla yönetilen, çıkış yolu kalmamış bir yapı,  yaşam ve ölüm kararlarının gerçekliğe dayalı dünyadan ayrı tutulduğu otokratik bir düzen, yasaklayıcı bir dünya... Kadare'nin yarattığı evren çıkışsız, kasvetli bir evren. Okurken de hissediliyor, bu sebeple ben diğer kitaplarına nazaran daha az akıcı bulsam da, alt metinde verilen eleştirel yaklaşımı, yaratılan dünyanın tasvirini çok çok sevdim. Tabi ki tavsiye ederim.
Rüyalar Sarayı
Rüyalar Sarayıİsmail Kadare · Jaguar Kitap · 2022265 okunma
·
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.