Yaprak yaprak söktü Kırlangıç saf altını,
Mutlu Prens kurşuni bir renge bürününceye kadar.
Yaprak yaprak taşıdı saf altını fakirlere.
Çocukların yüzüne renk geldi, güldüler, oynadılar sokaklarda.
"Ekmek alacak paramız var artık!" diye
sevinç çığlıkları atıyorlardı.
Kar geldi ardından, kardan sonra da kuru ayaz.
Sokaklar gümüşle döşenmiş gibiydi, öylesine parlak
ve ışıltılıydılar; uzun sarkaçlar kristal hançerler gibi
aşağı asılıyordu, herkesin sırtında bir kürkü vardı,
oğlan çocukları omuzlarında kızıl pelerinleriyle buzda kayıyorlardı.
Zavallı küçük Kırlangıç gittikçe daha çok üşüyordu ama
Prens'i canından çok sevdiği için başından ayrılamıyordu.
Fırıncı başka yere bakarken kapısının önündeki kırıntıları yiyor,
kanatlarını çırparak kendini sıcak tutmaya çalışıyordu.
Nihayetinde öleceğini anladı. Son bir kez
Prens'in omuzuna uçacak takati buldu kendinde.
"Elveda canım Prens!" diye fısıldadı...