Gönderi

“Yalan ve gerçek bir gün yolda karşılaşırlar. Yalan gerçek’e, ‘bugün hava çok güzel’ der. Gerçek Yalana bakar önce tereddütle ama sonra havaya bakıp gerçekten güzel olduğunu görür. Yalan söylememesine şaşırır. Birlikte yürümeye başlarlar. Sohbet ederek bir kuyunun yanına varırlar. Yalan, ‘su çok güzel istersen birlikte yıkanalım’ der. Yine şüphe duyan gerçek, suyun sıcaklığına bakar ve yalanın yine doğruyu söylediğini görünce şaşırır. Birlikte kuyuya girerler. Sonra yalan, gerçek’in kıyafetlerini alarak ortadan kaybolur. Gerçek peşine düşüp onu aramaya başlar. Ama çıplak gerçeği gören herkes sinirlenir ve kimse ona inanmaz. Hor görülen gerçek, üzülerek kuyunun kenarına geri döner ve zamanla ortadan kaybolur. Artık hiç kimse çıplak gerçeği görmek istemez. Yalansa gerçek gibi giyinip dünyanın dört bir yanında insanların arasında dolaşır ve onlarla yaşamaya başlar.” “Jean-Leon gerome değil mi?” Diye sordu asır. “Şu fransız ressam?” “ Evet” dedi ayza. Peki ya biz, Çıplak gerçek miydik yoksa gerçeğini kıyafetleriyle dolaşan bir yalandan mı ibarettik?
Sayfa 318 - Martı yayınlarıKitabı okudu
·
42 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.