Sınanmadığın günahın masumu değilsin
Pişmanlık kulluk bahçemizin en nazenin gülüdür.
Dikenleri iridir, sivridir, batar, acıtır, kanatır ama o
acının hatırına yetiştirdiğimiz tövbe gülünün kokusu, o
bahçeye bir daha günahın ayrık otunu sokmaz. Öyle tatlı
bir gülüşle açılır ki o gül, Rabbimize mahcubiyetin o
tatlı balını emmeye nice güzel[lik]ler gelir. Bir kötülüğü
Allah hatırına terk etmek, o kötülüğü hiç işlememiş
olmaktan daha hayırlı olabilir. Bir günahın masumu
olabilmek için, o günahla sınanmış olmamız gerekir
çünkü. Sınanmadığımız bir günahın masumu sayamayız
kendimizi. Sınanıp da, belki kazanarak en başında
belki kaybederek en sonunda “döndüğümüz" günahın
gerçek masumu sayılabiliriz belki. İşte o "dönüşün
adıdır tövbe. Yaptığımızı fark etmeye "dönüştür bu.
Hatamızı hata bilecek "bilinç tazelemesi"dir. Hataya
düşebilir olduğumuzu gördüğümüz irkiltici "uyanıştır.
Sınanmadığımız için işlemediğimiz günahlar üzerinden
"erdem" iddiasında bulunamayız. Marifet, düştükten
sonra kalkmaktır. Ayaklarının kayacağı yerlerden uzak
yürüyenlerin dik duruşları sahici değildir. Test edilmemiş
bir masumiyettir böylesi. İçine su konur konmaz
çatlayacak buzdan testi gibidir böylesi günahsızlık.
Piyasaya sürülmediği sürece geçerli sanılan "sahte para"
gibidir böylesi zahitlik. Dediğince Rabb-i Rahim'in:
"Tövbe ederseniz, kendi iyiliğinize..." [Tevbe, 3]
Dervişin Yolu 1: Her Güne Bir Ayet