Gönderi

sodyum kanalı. Paul'ün doğuştan itibaren acıya duyarsız olmasına yol açan Nav 1.7 sodyum kanalı. Paul belli açılardan Alison ve Miriam'ın tersi gibi: Bir tarafta ne kadar uyaran olursa olsun acı hissedememek, diğer tarafta ise ortada hiç sebep yokken hissedilen acı var. Siguatera zehirlenmesi bizim sık duyduğumuz bir şey değil, ama Karayipler'de veya Pasifik civarında çalışan nörologların aşina olduğu bir durum. Her yıl 50.000 kadar kişiyi etkileyen bu zehirlenme türünün dünyadaki en sık rastlanan balık zehirlenmesi türü olduğu düşünülüyor. Siguatoksin adı verilen toksin, mercan resiflerinde bulunan bir plankton tarafından üretiliyor ve bazı balıklar da bu planktonları yiyor. Sonra bu balıkları yiyen büyük balıkların özellikle kafa bölgelerinde, derilerinde ve yumurtalarında bu toksinler birikip yoğunlaşıyor. Balık ne kadar büyükse, besin zincirinin ne kadar yukarısındaysa içinde siguatoksin bulunma ihtimali de o kadar artıyor. Siguatoksin, gıda zehirlenmesine yol açan pek çok toksinden farklı olarak pişirme ve dondurma süreçlerinde yok olmuyor ve bu zehirlenme balıklar yanlış saklandığı veya yanlış pişirildiği için ortaya çıkmıyor. Bu kokusuz, tespiti mümkün olmayan toksin içine işlediği balığın yenmesiyle etki göstermeye başlıyor. Kana karıştıktan sonra vücudumuzun her yanına dağılarak bağırsaklarda, kalpte, beyinde ve sinirlerde yer alan belli hedeflere tutunuyor. Bu organların normal işleyişi bozulmaya başlayınca ishal, kusma, karın ağrısı, nabız ve tansiyon düzensizlikleri, odaklanma ve hafıza sorunları ortaya çıkabiliyor. Fakat siguatera zehirlenmesinin en çarpıcı semptomu, yani "sıcakla soğuğun yer değiştirmesi" periferik sinirlerin hasar almasıyla ortaya çıkıyor. Siguatoksin, vücudumuzda bolca bulunan Nav 1,7 sodyum kanallarına bağlanarak bu kanalların işleyişini bozuyor, dolayısıyla acı ve sıcaklık bilgisi ileten ince sinir liflerinin işleyişinde anormallikler görülmeye başlanıyor. Bu yolaklardaki aksaklıklar sinir sistemimizin de yanılmasına yol açınca, otel odasının serin fayanslarına basarken kendimizi közlerin üstünde yürümüş gibi hissedebiliyoruz. Fakat sinir sistemimiz bize yalan söylese bile gerçeklik sabit kalmaya devam ediyor. Yüzünüze tuttuğunuz buz küpü size ateş gibi gelse de soğuk yanığına yol açabiliyor. Planktonların ürettiği tek bir molekül –kulağımıza fısıldayarak yanlışı bize doğru diye yutturmaya çalışan şeytan gibi– duyularımızı o kadar karman çorman hale getiriyor ki sıcak şeyler soğuğa, soğuk da sıcağa dönüşüyor. Etrafımızdaki dünyaya dair kavrayışımız konusunda sinir sistemimizin kendi bedenimize ihanet edebildiginin belki de en iyi örneklerinden biri bu.
Sayfa 223 - Metis BilimKitabı okudu
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.