Gönderi

Çok mu Mahzûnuz?
... "Bilâdu’ş-Şâm (Filistin, Suriye, Ürdün) toprakları kana alışık. Şehide alışık. Allah onları eğitti. Şimdi bizi eğitiyor. Daha ne gördük ki? Kendi kanımız akmadan, kendi can bildiklerimizin kanı akmadan eğilmiyor insan. Daha eğilmedik itiraf edelim. Allah, tutunup da kendimize rab bellediğimiz her şeyden kurtulup, ancak kendisini tek ilah ve rab bilmemizi istiyor. Artık tüm izm’leri-ideolojileri-yasaları-hükümleri bırakıp, sadece kendisine kulluk yapmamızı, sadece kendisinin yaratan ve hüküm koyan olduğunu itiraf etmemizi, bunun gereğini yapmamızı, yani bir İlah olarak, sadece kendisine layık olan şeyleri O’na has kılmamızı, O’nu gereğince tevhid edip, yolunda cihada hazırlanmamızı istiyor. Buna en layık olan O çünkü. Daha ne gördük ki? Allah yolunda neremiz kanadı? İslam için ne yaptık? Çocuğumuzun boğazına bıçak dayayabildik mi Allah için? Ya da dayayabilecek miyiz? Kızıldeniz’de boğulanlardan mı olacağız, yoksa bütün teslimiyetimizle arkadaki düşmana ve önümüzdeki çıkmaz yola aldırmadan denize doğru yürüyenlerden miyiz? Hangi ateşe atıldık? Biz Allah yolunda hangi derdi yaşadık ki, naz edelim Rabbe? Bizden öncekilerin başına gelenlerin kaçı bizim de başımıza geldi ki? Derdimiz bir şekilde cehennemden kurtulup, kıyısından köşesinden cennete girebilmekse; eyvallah. Allahın rahmeti ile gireriz inşaallah bir şekilde. Ama derdimiz Firdevs-i âlâ ise, bu kadar ucuz mu olacak? Bedelsiz mi kavuşacağız? Peki o bedele ne kadar hazırız? Hazır mıyız? “Ne olacaksa olsun” dediğimizde; kendimiz için hayrı mı dilemiş oluyoruz şerri mi acaba? Ne olacaksa olduğunda, o ağır imtihanı kaldırabilecek kıvamda mıyız? Filistinli analar babalar gibi çocuğumuzun parçalanmış cesedini görüp de Allaha hamd mi edeceğiz, isyan mı? Filistinliler bu imana, bizim gibi sıcak yataklarda, lüks arabalarda kavuşmadılar. Onlar onlarca yıldır acı çekiyorlar, bedel ödüyorlar. Yani aslında eğitiliyorlar. Çünkü orası, ARD-I MUKADDES! Allah başka hiçbir yer için böyle bir ifade kullanmamış. İslam’ın tarih boyu beşiği ve bugün de İslam’ın tekrar filizleneceği yer. “Hilafetin ard-ı mukaddese indiğini görürsen…” diyor Allah Rasulü (sas). Kaldırılan Hilafet tekrar oraya inecek. Allah indirecek. Sahabeyi her türlü zorluk ve imtihan ile fetihlere hazırlayan Allah, o belde insanını da her türlü zorluk ve imtihan ile Hilafete ve fetihlere hazırlıyor. Çok mu mahzûnuz? Mahzûn olmayalım. Şayet hazır isek, ümitvâr olalım. Hazır değilsek, hüzünle vakit kaybetmeyelim, hazırlanmaya çalışalım. Hazırlanamıyorsak da, korkalım. Hüzün ancak kendisinden sakındırılan ve sakınmamız gereken bir şeydir. Rasulullah (sas) şöyle dua ederdi: “Allahım! HÜZÜN’den ve kederden Sana sığınırım.” O halde biz de bundan Allah’a sığınalım." Bilal Hattab
··
138 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.