Yazarın daha önce, bizde yayınlanmış kitaplarını araştırınca belli bir tarzı olduğunu farkettim. Diğer kitaplarının kapakları polisiye gerilim türünü anımsatsa da kurgularında polisiye çok arka planda kalıyor. Daha çok, yaşanmış olaylardan yola çıkılarak yazılmış, bir dönemi yansıtan gizem içerikli kurgular olduğunu söyleyebiliriz. Bu kitabı da aynı şekilde; 60'lı yılların Amerika'sını, insanların dini ve ten renginden dolayı nasıl sınıflandırıldığını, yozlaşmış bir sistemin artık değişim isteyen işleyişini ve tüm bunların içinde kadınların kendi yerini bulmaya çalışmasını anlatıyor. Ana karakterlerimiz de her ne kadar etik görünmese de bir şekilde bu çarkın içinden sıyrılmaya çalışan iki kadın. Birisi amacını gerçekleştiremeden öldürülmüş ve artık 'Göldeki Kadın' olarak anılan Cleo, diğeri ise bu ölmüş kadının hikayesini çözüp anlatarak basın dünyasında bir çıkış yakalamaya çalışan Madeline. Evet okurken ara ara Cleo'nun da dile gelip geçmişle ilgili bilgiler vermesi, kendini anlatması ilginç ama yazarın anlatımını, kitapta oluşturduğu düzeni farklı kılan, hemen hemen her karakterin kısa da olsa kendi hikayesini anlatmasına izin vermesi. Bu da bize herkesin sırları olabileceğini, eleştirdiğimiz ya da önyargıyla yaklaştığımız insanların aslında nasıl görünmek istiyorlarsa onu yansıttıklarını, görünüşün aldatıcı olabileceğini gösteriyor. Yazar kitabı üç kısma ayırmış. Son yüz sayfayı içeren son kısım huzursuz edici hafif bir gerilim içeriyor ve ortaya çıkan gerçekler de hayli şaşırtıcı. Yani sürpriz bir son sizi bekliyor da diyebilirim. Ama kitabı okumayı düşünürseniz soluk soluğa ilerleyen bir polisiye gerilim beklentisine girmeyin. Benim için yavaş ilerleyen ama sıkılmadığım, hem gri karakterleri hem de anlatım tarzıyla farklı bulduğum bir okuma oldu.

Göldeki KadınLaura Lippman · Arkadya Yayınları · 202431 okunma

·

41 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Murat Aktan