Gönderi

NEDEN SELEFİN(¹) MENHECİ IŞIĞINDA BİR KUR'ÂN MEÂLİ? Hamd, âlemlerin Rabbi Allah içindir. Salât-u selâm, Nebîmiz Muhammed (صلى الله عليه وسلم)'in ve âlinin ve ashâbının ve Dîn Günü'ne kadar onlara ihsân ile tâbi olanların üzerine olsun. Daha önce neşrettiğimiz 'Tevhîd Ve Hâlis Selefî Akidenin Beyânı' isimli eserin tercümesini hazırlarken, çalışmada geçen ayetler için muhtelif mevcut meâllere baktığımız halde, mesela İsim ve Sıfat Tevhidi'ne tealluk eden ayetlerin sürekli tahrif edildiğine şâhid olduk. Örnek olarak '[istivâ]' kelimesi ya 'hükümran oldu' ya da 'kuruldu' veya 'istilâ etti' gibi safsatalarla(²) tercüme edilip, Selef Akidesi hâriç her türlü fâsid akidenin Kur'ân meâllerine dâhil edildiğini gördük. Oysa ki (istivâ) hakkında şöyle nakledilmiştir: Yezîd B.Hârûn (رحمه الله)'a suâl edildi ki: "Cehmiyye kimdir?" Dedi ki: Rahmân, Arş üzerine istivâ buyurmuştur.]'3 (âyetini) umûmun kalbinde yer ettiği şeklin hilâfına olduğunu iddia eden kimse cehmîdir." (Senedi ceyyidtir) Ebu Umeyr Bin Mehmed et-Turkî el-Osmânî - Selefin Menheci Işığında Kur'an Meali (s.5) ******************************************** (¹). Selef kelimesinin tarifi: a) Lügatte (Selef): Selef, takdîm ettiğin/senden önce geçen/senden önce gelen her şey seleftir. Bu fiil: (selefe-yeslufu-sulûfen) şeklinde gelir. İbni Fâris der ki: (ف ,ل ,س/Sin, Lam, Fâ) önce gelmek, geçmek anlamlarına delâlet eden bir köktür. Buna göre de "Selef", eskiden yaşayanlardır. Süllaf kavim: Önceden yaşamış kavim demektir." b) İstılahta (Selef)': Onlar Sahâbe (رضي الله عنهم), onlara ihsân ile tâbi olanlar, Sahâbe (رضي الله عنهم)'un anlayışı üzere Kur'ân ve Sünnet'e sarılanlardır. O halde İslâm ümmetinin Selef'i, Nebî (صلى الله عليه وسلم)'nin sahâbeleridir. Âlimler, Selef sözcüğünün ıstılâhını ilimde, akîdede, ibâdette, amelde ve dâvette, Resûl (صلى الله عليه وسلم) ve Ashâb'ının menheci üzere olanlara ıtlak ederler. Kim böyle olursa, işte o, "Selefî Menhec" üzere olandır. Özetle; (Selef) kavramının zamansal olarak delâlet ettiği şey Sahâbe (رضي الله عنهم), Tabiîn ve Tebe-i Tabiîn olmak üzere faziletli asırlardır. Bu kelimenin kavramsal olarak delâlet ettiği şey ile ise ilimde, akîdede, ibâdette, amelde ve dâvette, zaman olarak sonradan gelseler bile, onlara tâbi olanlardır. (Hammud Bin Câbir Bin Mubârek El-Hârisî, Bid'atların Tenkidinde ve Bid'at Ehlini Dâvette Selef Menheci, 3. 4.sayfalar) (²). İstivâ hakkında: "KUR'ÂN VE DİĞER KİTÂBLAR TEVHÎD İÇİN İNZÂL EDİLMİŞTİR" babında "İsim ve Sıfat Tevhidi" bölümüne bakınız.
·
132 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.