Gönderi

SEFERBERLİK YETKİSİ NEDEN BAKANLAR KURULUNDAN ALINIP CUMHURBAŞKANINA VERİLDİ Ülkede demokrasi olmuş olsaydı kurumsal devlet yapısı bu tür bir korkuya kapılmadan yoluna devam ederdi. Burada bir kapsam genişlemesi yapıldı. Dış tehditlere karşı savaş yetkisinin yanına iç tehditlere karşı önlem olarak değerlendiriliyor. Sorun ortak akıl olmadan tek bir kişinin kime ve neye karşı bu yetkiyi kullanacağının belirsizliğidir. Tek tehdit vardır. Emperyalizmin yerli ve pişman olmamış tüm işbirlikçileridir. Türk Cumhuriyeti, yurdu, ulusu ve gelecek kaygısı ile toplumu uyandırma çabaları bu torbanın içine atılır ise buradan felaket çıkar. Bu gayret tek adam rejimini kurumsal yapı haline getirir. Yarın devlet bir başka niyetin eline geçerse bu yetkiyi Hitler gibi kullanmaya kalkarsa bu vebal kime ait olur. İşte bu sebeple devleti kurumsal yapı haline getirmek için devrim istiyor ekonomik çıkmazın çaresi olarak kamulaştırma talep ediyorum. Bunun dışında bir çözüm varsa tartışalım diyorum. Partisiz demokrasinin Atatürk ile aldatanlara hizmet etmemesi gerektiğini üzerine basa basa söylüyorum. Bütün siyasi partiler toplum gözünde karşılığı olmayan yapılar olup bunun artık tarih olduğunu 2012 yılından bu yana yazıyorum. Demokrasi ortak aklı tartışarak bulmak demektir. Tek bir kişi dayatması gelecek açısından büyük tehlikeler içerdiği için mahşer tufanı ve canlı ölüler ibreti ilmi sır ile yaşandı. Eğer bu talepleri yerine getirmek amacıyla geçici bir süreç olarak kullanılacak ise doğru olabilir. İngiltere kaynaklı bazı yayınlara baktığımız zaman etki ajanlığı adı altında bunun tek adama bugüne kadar yaptıklarını eleştirenlere veya yapmak istediklerine karşı bir tedbir olarak görülüyor. Buda hangi niyet sorgusunu ortaya koyuyor. Tek adamın niyeti devlet yönetir insan hakları ve Anayasa'ya aykırı bir durum olup bu kendisi için de büyük bir tehdittir. Devlet yönetimini kim kaparsa sürecine götürür. Bütün bu uyarıları ülkemi, devketimi, Cumhuriyeti ve Türk ulusunun geleceğini bir yurttaş olarak düşünmek zorunda olduğum için yapıyorum. Mustafa Kemal Atatürk'ün yarım kalan devrimlerini tamanlamak dışında bir çare yoktur. Biz bunu kaba kuvvet ve zor ile yapmaya kalkmayacak kadar ahlaklı bir ulusun yurttaşıyım. Askeri ve sivil darbelerin kurbanı olmuş buna rağmen bugüne kadar hiçbir zorbalık fikrinin yanında olmadım. Herkes görevini ortak toplum sözleşmesine uygun yapmadığı için sorunlar büyüdü. Devlette herkes kendini kurtarma derdine girişir ise ortada devlet kalmaz. Emperyalizmin istediği de budur. Kapitalizmin yerli oyuncularının uzun soluklu çabasından bunu okumak mümkündür. Bunu ilk kez Mustafa Kemal Atatürk'ün devrimlerini tamamlamak anlamında dile getirdim. Din ile aldatma devri bitti. Şimdi Atatürk ile aldatma devri sahneye konuyor. Bunu kurumsal devlet etiği ile devrim yaparak önleyelim diyorum. Tehdidi görme farklarını ortadan kaldıralım. Türk düşüncesi adına çok önemli ve büyük bir fırsatı ulusun geleceği için tartışmaya açtım. Ufku geniş ve tarihsel süreçlerin desteklediği ilmi tarafı çok güçlü emperyalizmi en çok rahatsız eden fikri ortaya koyduğu için Türk ulusu büyük bir umut ile bu yolda uyanışa geçmiştir. Fitne sosyal ağlar üzerinden halkı uyandıranın kafasını keserler diye tehdit ederken devlet bunu seyreder ise bunun altında herkes kalır. Benim silahım yok, örgütüm yok, her yazımı kendim yazar paylaşırım. Hiçbir kimse ile bu konuda ortak hareket etme gibi bir çabam yok. Ulusu aydınlatma görevimi düşünce gücü ile yapmak dünyanın hiçbir yerinde suç değildir. Sahip çıkan fayda görür çıkmayan zulmü uzatır. Tefeci soygun devam edemez. Ben onları suç üstü yakaladım. Bunu herkese duyurmaz isem insanlığımdan utanırım. Hırsızlığı gördüm Türk ulusundan çalınan hakka şahit oldum. Devlet ve adalet dahil ulusa ve insanlığa bunu ihbar ettim. Bunu görmezden kimse gelemez. Geri almaktan kimse vazgeçemez. Demokrasi ahlaklı ve adaletli olmak demektir. Bunu beklemek her yurttaşın hakkıdır. Önder Karaçay
·
57 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.