Gönderi

304 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
AÇGÖZLÜ İNSANOĞLU!
Kitabı okuyalı yirmi gün oluyor, kafamda oluşturduğu düşünceleri, kalbimde oluşturduğu duyguları sindirebilmem ve buraya olduğu gibi aktarabilmem yirmi günümü aldı. Nadia, Işid (deaş) tarafından kaçırılıp kurtulmayı başaran bir kaç kadından biri. Kurtuluşu sonrası elinden geldiğince yüksek mevkilerde bulunan insanlara, İnsan hakları mahkemelerine, cumhurbaşkanlarına, devlet başkanlarına, tüm ülkelerdeki tüm insanlara ulaşmaya çalışıyor ve tek istediği Işid terör örgütünün adalet önünde yargılanması ve kendisi gibi kaçırılan, işkence edilen tüm insanların özgürlüğü… Hayatımızda ‘monoton’ dediğimiz her günün aslında ne kadar önemli ve büyük bir şükür sebebi olduğunu anlıyoruz. Kitap 3 kısımdan oluşuyor. 1.Kısım Nadia’nın yaşadığı Koço köyüne baskın yapılmadan önceki o sıradan dediğimiz hayatını, 2.Kısım köye yapılan Işid baskını ve sonra yaşanan olayları, 3.Kısım ise Nadia’nın Işidin elinden kaçabildikten sonra neler yaptığını anlatıyor. Kitabın ikinci kısmında şöyle bir olay geçiyor ve insanın geleceğini ve düşüncesini değiştiren olaylardan biri, Işid köye saldırmadan önce bu saldırıdan şüphelenen yüzden fazla köylü Irak Sincar dağına kaçıyor. Sonraları köy Işidın eline geçtiğinden, dağda sıkışmış bir halde, aç ve açıkta kalıyorlar. Bu esnada Irak sınırları dışında olan yakınlarına telefonlarla olayları haberdar ediyorlar. Bu akrabalar da ulaşabildikleri yerlere ulaşarak, olaya çare aramaya başlıyorlar. İstedikleri iki şey var: 1. Dağdaki mahsur kalanları oradan kurtarıp güvenli bir yere taşımak. 2. Etrafı Işid tarafından kuşatılmış Koço köyü halkını soykırımdan önce köyden kurtarmak. Ancak ne yazık ki, ne Batı ülkeleri, ne Türkiye, ne de diğer Müslüman ülkeler bu çare arayışına cevap veremiyorlar. Sadece PKK devreye girerek, dağda mahsur kalanları ışidden kaçırıp güvenli bir yere getiriyor. Sayı azlığından dolayı köye destek veremiyor. Şimdi günümüzdeki PKK’ya destek veren teröristlerin bazısı Ezidi Kürdüymüş. Sırf bu olayda tek desteği PKK’dan gördükleri için. İnsanlar en kötü zamanlarında, ona yardım eden “kötüleri” iyi zannediyorlar. Ve zor gününde yanında olanın peşinden gidiyorlar. Çok acı değil mi? Şu yazdığımdan sonra sizde ne düşünceler oluştu çok merak ediyorum? Halbuki PKK’nın da Işid’fen bir farkı yok. Özellikle Ezidi Kürtleri üzerinde. Örneğin: “Terör örgütü DEAŞ’ın Ağustos 2014'te Sincar’a saldırısından kaçan Yezidiler, terör örgütü PKK'nın ilçedeki varlığı nedeniyle yıllardır evlerine dönemiyor. Bağdat ve Erbil yönetimlerinin 9 Ekim 2020'de terör örgütü PKK'nın Sincar'dan çıkarılmasını da kapsayan anlaşmasına rağmen terör örgütünün ilçedeki varlığının sürmesi ise Yezidileri evlerinden uzakta zorlu kamp hayatına maruz bırakıyor.” Kaynak: aa.com.tr/tr/dunya/yezidi... “PKK'dan Ezidilere korkunç işkence! "Türkiye bizi kurtarsın!" Terör örgütü PKK, Irak´ın Sincar kentinde bölge halkı üzerinde tehdit ve işkenceyle baskı kurmaya devam ederken, örgütün zorla kaçırdığı iki Ezidi´ye yönelik uyguladığı işkence görüntüleri ortaya çıktı. Örgütün sivillere uyguladığı zulme tepki gösteren Ezidiler´in sözcüsü İbrahim Hüdeyda, "Bir kez daha PKK´nın Sincar´dan çıkartılmasını istiyoruz. Eğer Irak ordusu, terörist PKK´ya baş gelemezse Türkiye gelip bizleri kurtarsın" diye konuştu” Kaynak: m.haberturk.com/pkk-vahseti-son... Belki bu incelemede böyle yazmam saçma olabilir. Ama gerçekten kitabın bu kısmını okuduğumda tecavüz ve soykırım olayları kadar üzüldüm. Nadia’nın çektiği onca acılarının içinde PKKdan “Dağ savaşçıları” diye bahsetmesi beni çok üzdü. Halbuki tıpkı Işid gibiydi onlarda. Biri “İslam” adına kafasına göre soykırım yapıyor, diğeri “Kürtler” adına öldürüyor. Ama herkes biliyor ki ne İslam Işid’ın anlattığı kadar cani bir din, ne de Kürtler PKK’nın gösterdiği kadar cani insanlar. Nadia’nın kuzeni Ketrin, kitabın kahramanı Nadia olmasına rağmen ben içten içe Ketrin’e daha çok üzüldüm. Çünkü Işid’den kaçarken bir mayına basarak öldü. Saatlerce Ketrin için ağladım. Hayatım boyunca her zaman Ketrin’i bir yerlerde anacağım sanırım. Aslında kitap üzerinden birileriyle konuşmak istediğim, sürekli bir yerlere yazmak istediğim o kadar çok şey var ki kafamda, birebir aktaramıyorum. Kitabı geç bitirmemin en büyük sebebi de, içerisinde Nadia Murad’ın bahsettiği her olayı tek tek araştırmam oldu. Saddam’dan El kaideye, Ezidi Kürtlerine, Tavus Melek’e, hatta Işid militanlarından isimlerini verdiklerini bile araştırdım belki habere çıkmıştır, yakalanmıştır diye ama hiç birinin adını bulamadım ne yazık ki. Dilerim ki kimsenin, dini, dili, ırkı, cinsiyeti, maddi geliri, dış görünüşü vb. hiç biri yüzünden dışlanmadığı, öldürülmediği bir dünya olsun. İnsanına, hayvanına, toprağına açgözlülüğü bıraktığımız bir dünya olsun. Kimsenin kimseye bakmadığı, işine karışmadığı ahlaklı bir dünya olsun.
Son Kız: Esaretimin Hikayesi ve IŞİD'le Mücadelem
Son Kız: Esaretimin Hikayesi ve IŞİD'le MücadelemNadia Murad · Epsilon Yayınevi · 2019685 okunma
·
51 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.