Söz, insanın hem yüzüdür,
Hem ruhudur, hem aklı.
Söz insanın, yüzüyle de,
Tersiyle de kendisidir, kendisi!
Söz insanın hem beşiği,
Hem bineğidir,
Hem sokağı, hem mektebi
Hem evi, hem dükkanı.
Oyunu, sahnesi, dekorudur,
Mabedi, müzesi, meydanı,
Çarşısı pazarıdır
Ve her şeyden çok da, mezarı...
Söz insanın yoludur, yol arkadaşı,
Asası, köpeği, çıkınıdır,
Türküsü ve feneridir
Ve kıvrım kıvrım yol hikayesi...
Hem dünyası,
Hem ahreti;
Hem azabı, hem ârafı,
Hem de cenneti...
İnsan sözdür, sözün kısası,
Balçığa üflenen söz,
Balçığa üflenen tanrısallık,
Balçığa üflenen ebediyet...
Ebediyetin kendisi değilse bile,
Onunla fısır fısır konuşan realite...
İnsanın, kendi içinde tırmandığı bir kule,
İnsan biçiminde bir kule...
Göğü delip ötesine yükseliyor bu kule,
Taşlarla, tuğlalarla değil,
Oruçlarla, erdemlerle, adanrnalarla değil
İpek tenli, zümrüt gözlü kelimelerle ..
30 Nisan 2008
Sayfa 319 - Timaş Yay. 1. Baskı, Şubat 2010