Öyle ki sevincimden nara üstüne nara atmışım.
Nara atmaktan sıkılınca da katıla katıla ağlamışım.
Ağlama sesimi de uzaktan ninem de duymuş.
Duyduğu gibi de hemen yanıma koşmuş.
“Kötü bir düş gördün. Ağlama artık!” deyip, beni öpüp
koklamış.
Sonra da “Haydi, uyu,” deyip beşiğimi sallamış.
Sallarken de ninem bana o çok sevdiğim ninniyi
söylemiş.
O ninnideki danalar da lahanaları afiyetle yemiş.
Derken ninemin o ninniyi söylediği günün üzerinden
Yetmiş gün, yetmiş gece geçmiş.
Yetmiş gün, yetmiş gece sonunda da çok uzaklardan
gelen
Bir yabancı, ninemin odasına “pat” diye girmiş.
“Ey nine, sakın korkma benden! Ben bir ay perisiyim.
Adım Aya,” deyip
Ona “Kara Orman masalını” baştan sona anlatmaya
başlamış.
Ninem de ay perisi Aya’yı dikkatle dinleyip
Masalın sözlerini tek tek kafasına yazmış.
Masalın bitmesiyle de Aya ninemin pamuk ellerinden
güzelce öpüp
Ona “Hoşça kal, nine!” demiş.
Ninem de ay perisinin ışıl ışıl gözlerinden güzelce öpüp
Ona “Haydi, güle güle git ay perisi!” demiş.
sayfa 20 son iki dörtlük ile sayfa 21 ilk üç dörtlük