Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

621 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Çok sıkıldım. Ama öyle böyle sıkılmadım. Bazı yerlerden sonra sıkılmam sandım ama yine sıkıldım. Kitabı zevkle okuyabilmeniz için; Lozan antlaşması ile azınlık kabul edilen mitoloji sevenlerden biri olmanız gerekiyor. Değilseniz, o zaman da narin vücudunuzda şöyle bir kombinasyon oluşturmak zorundasınız: Savaş filmlerinden hoşlanıyorken ( ama geometrik tahayyül gücüne sahip olarak. Eğer CV nizde bu zamana kadar bir dik indirip hipotenüsü bulamadıysanız savaş sahneleri kafanızda canlandıramazsınız. ) aynı zamanda da şiire göz kırpan ( burada o kadar seçici değiliz. Çiklet manisi fetişisti olsanız da yeter.) ortaya karışık bir halet-i ruhiyeye sahipseniz, ağzınızın suyu akmasa da damlar… Pişman mıyım okuduğuma ? Tabi ki hayır. Bazı kitaplar vardır öncelikle yaşından dolayı hürmet edilir. Nasıl gerçekten yaşamış ( zaman öldürmek için oksijen tüketmemiş) bir yaşlıdan hayat dersleri alabilirsek bu kitap gibi bilmem kaç bin yıl önce ortaya çıkan kitaplardan da sıkıla sıkıla da olsa çok şey öğrenebiliriz. Tabi ki çapımız kadar … Bu kitabı okuyanlar 16 bin dizeden hiçbir şey anlamasalar bile dünyada çok da fazla bir şeyin değişmediğini anlayacaklardır. Hırs, açgözlülük, cehalet, şöhret tutkusu, kadına karşı bakış açısı, dünya malına verilen önem, fillerin dövüşüp çimenlerin ezilmesi… Dedenin birinin boş vakti olduğundan yazdığı bir tuğlamsı olmadığını ispatlarcasına, “turistik” tur rehberini aratmayan 72 sayfalık bir okuma rehberi sizi girişte karşılıyor. Efsanelerin babasının, hem kendisi hem de yazdıkları hakkındaki efsaneleri; sonraki uygarlıkların oluşmasında nasıl büyük bir etkiye sahip olduğunu; günümüz sınırlarına göre yaşadığı yer hakkında Yunanistan ile aramızda anlaşmazlık olduğunu ( bir başka cacık mı cacıki mi paradoksu ) girişte göreceksiniz. 140 dizeden oluşan Han Duvarları şiirine uzun diyen beri gelsin, 16 bin dize sizi bekliyor. Bu bir savaş destanı. Haliyle kitabın çok büyük bir bölümü savaş sahnelerinin anlatımıyla dolu. Herhangi bir savaş filmini düşünün , ağır çekimde bir bomba patlar ve seyirci en ufak bir toz zerresine kadar bir çok ayrıntıyı görür. Kitapta da herhangi bir savaşçı öldüğünde, Bülent Kayabaş’ın vurulma sahnesi kadar uzun sürmese de, epey bir dize sonra ancak toprağa düşüyor. Tabi ki her savaşın olmazsa olmazı kopan kollar bacaklar, etrafa saçılan iç organlar, kan ve daha fazlası estetik (!) biçimde kitabımızda mevcut. Ancak bu kadar fazla ayrıntı, detay anlatılması insanın aklına bir tek bir soruyu getiriyor: Yoksam Homeros dedem aslında Homeros ninem miydi? Bu kadar detayı bir erkeğin hatırlayıp anlatması imkansız. Kesin herhalde galiba sanırsam, kadın olsa gerek. ( Böylece Homeros hakkında ben de bir efsane üretmiş oldum. ) Kız meselesinden lise önlerinde birbirleriyle kavga eden gençleri görüp “ ne oluyor bu gençliğe Mukadder Hanım!” diyen emekli amcam sana iyi bir haberim var: Binlerce yıl önce kız meselesi yüzünden binlerce yiğit ölürken, tanrılar bile kavgaya karışırken şimdi sadece birbirlerini baldırlarından bıçaklayan bir nesle sahibiz. Çağdaş medeniyet olmamıza çok az kaldı amcam! Savaşçılar savaş esnasında ellerindeki silahlarını kaybettiklerinde “daş yok mu lağ daş” diyerek yerde taş arayıp düşmanlarına taş atmaya başlıyorlar. Buradaki savaşın yıllar boyunca devam etmesinde modern silah eksikliğinin ( Atom bombasında gözleri yoktu… O ama gönül bu ya, bir kimyasal silahları olaydı… Bir Napalm bombasını fazla gören Tanrılar! Savaşçıların gözü toktu, hiç olmadı bir misket bombasına bile razıydılar… Ne yaparsın bu imkansızlığın gözü kör olsun. “Neden benim oğlumun flütü yok ulen! Kaç para bu flüt ulen” isyanı doluyor tüm vücuda…) dışında “tembellik” faktörü en iyi yardımcı oyuncu rolündeydi. Okuduğunuzda siz de “ mesaili savaş mı olur kardeşim” diye haykıracaksınız. Ne zaman hava kararsa “ geceye de hakkını verelim” deyip herkes evine çekiliyor. Gündüzle beraber kartlarını turnikede okutup savaşa devam ediyorlar. Bu da yetmezmiş mi gibi “Cenaze dolayısıyla kapalıyız” diye pankart asıp savaş ortasında 12 gün boyunca minik bir olimpiyat oyunları düzenliyorlar. Kuzuların Sessizliği filminde sadece 16 dk sahnede görünüp en iyi erkek oyuncu oscarını alan Anthony Hopkins’e nispet edercesine; Aşil kitabın başında görünüyor, elinden “ganimeti” olan kızı aldılar diye küsüp savaşa katılmıyor ancak kitabın son 100 kusur sayfasında ortaya çıkıp noktayı da koyuyor. Aşina olduğumuz Kul-Tanrı arasındaki alış-veriş’ e dayalı ilişki neredeyse kitabın her sayfasına sızmış. Ayrıca Tanrılar burada “ dış mihrak” rolünü üstlenip kendi çıkarları, egoları için iki tarafı da kullanıyorlar. Tanrı ve Tanrıçalar nepotizmin, adam kayırmacılığın gözünü çıkarıyor. Savaşta sevdikleri veya akraba oldukları insanlara gelen okları, taşları, mızrakları hemen yanındaki savaşçıya doğru yöneltip kendi savaşçılarının hayatlarını kurtarıyorlar. Diğer savaşçıya mı ne oluyor? O da böyle bir sonla hayata veda ettiğinden, ismi dilden dile aktarılıyor, sonsuza kadar “ kötü kokulu yola giden Niyazus” olarak anılıyor. Can yayınlarından çıkan bu kitapta, Azra Erhat ve A. Kadir çeviri konusunda farkını ortaya koymuşlar. Hem de okuma akışını bozacak not ve dipnotlarla kitabı doldurmak yerine destanda geçen isimlerde biraz daha detay bilgi isteyenler için kitabın sonuna güzel bir dizin koymuşlar. Bu dizinin bir diğer yararı günümüzde kullanılan bir çok terim ve markanın dayandığı isimleri keşfetmenizi sağlıyor. Vur patlasın çal oynasın bir hayat süren, ensest ve karısını döven, tanrı olan ama adam olamayan Zeus da kimmiş? Kaybedenin baştan belli olduğu bir savaşta, Mazlum Anadolu insanın yanında duran, babasına hiç çekmemiş, Apollon’a selam olsun. Mahalle arası mobilyacı ismine benzeyen Akhalıların ve Anadolu kaplanı Troyalıların Helene için beraber söyledikleri türküyü aşağıya bıraktım, çıkarken alırsınız. youtube.com/watch?v=OtauQQB...
İlyada
İlyadaHomeros · Türkiye İş Bankası Yayınları · 20147,3bin okunma
·
46 görüntüleme
Michelle okurunun profil resmi
Uzun fakat eğlenceli bi yorum okudum kitabı okumama da gerek kalmadı çabana sağlık ..:)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.