Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

400 syf.
4/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Yazarın ilk kitabı olan, öve öve bitirilemeyen meşhur Trendeki Kız kitabı benim için bir hayal kırıklığı olmuştu. Bunu yazarın tecrübesizliğine verip, ikinci kitabı olan Karanlık Sular çıktığı zaman, kitabı görünce içimden bir şans verme isteği geldi. Ama gel gör ki bu ondan da kötüydü. Hemen konuya geçiyorum: Kitabın esas konusu küçük bir kasabada geçiyor. İki üç asır önce yaşanmış bir intihar (uçurumdan atlama) ve buna bağlı günümüze kadar gelen benzer olaylar. 1700'lü yıllarda esrarengiz bir şekilde hayatını kaybeden Lilly isimli bir kadın ve bunun büyüsüne kapılmış insan düşünceleri... Bu olayın yaşandığı merkezin adı ise Ölüm Göleti'dir. Kimilerine göre kadınların taptıkları bir güce kendilerini kurban edip arınmaları, kimilerine göre ise bir koca, bir sevgili tarafından bedenlerin uçuruma itilmesi. Nel Abbott ve kızkardeşi Jules de bu akımın içinde bulurlar kendilerini. Abbott, gölde yaşanmış eski intihar vakaları için bir kitap yazmak için uğraşırken ve bu olayı bir kamera ile çekmeye çalışırken kendisi de bu göletin kurbanları arasına girer. Ama tabii ölümü şüphelidir ve kitap boyunca bu şüphe üzerine olaylar gelişir. Jules ve diğer karakterler ise Nel üzerinde birleşir, durur. Yazar, eser boyunca kadınların yaşamış olduğu dramları, ruhsal çöküntüleri ve erkekler dünyasında bulundukları konumu ele alıyor. Bunu kendi kadın olduğu için mi yoksa kendi ailesi veya geçmişte yaşadığı bir travma üzerinden mi yapıyor bilmiyorum? Çünkü Trendeki Kız'da da hep kadınların hüzünlü, kederli, psikolojisi bitik bir durumlarını yansıtırken, erkekleri de yerden yere vurmaktan kaçınmamıştır. Böyle olunca birinci kitabında olduğu gibi bu eserde de polisiye ve gerilim adına hiçbir tat alamadım. Ayrıca eser boyunca birçok karakter ağzından olaylar anlatılıyor ve bu kimi okurlar için güzelse de ben beğenmiyorum. Devamlı konuşmalar birinden diğerine geçiyor ve konuyu dağıtmış oluyoruz, toparlayamıyoruz. Yazar, finali bile aklı sıra küçük bir sürprizle( bitirilmemiş) kapatmayı düşünse de ve her ne kadar okuyucunun kafasını allak bullak edeyim gibi bir düşünceye kapıldıysa da başarısız olduğunu düşünüyorum. Finalin böyle bitirilmesi, konunun mantığına ters düşmesine ve tezatlık oluşturmasına neden oluyor. Okuduktan sonra anlayacağınızı umuyorum. Ayrıca kitabı okurken zerre bir zevk almadım. Kelimeler, sayfalar dökülürken en ufak bir duygu, gerilim, korku, üzüntü, sevinç, kahkaha gibi hiçbir belirti yok. Sanki kitabın ruhu çekilmiş gibi. Bunlardan ziyade en çok merak ettiğim bu kitaplar neden bu kadar şişiriliyor? Arkalarında parasal güç fazla mı olduğu için? Örneğin
Sırlar Uçurumu
Sırlar Uçurumu
adlı kitap neden bu kadar reklamla çıkış yapamıyor? Halbuki bu kitabın öyle bir kurgusu, tarih tadı, polisiye ve korkunun harmanlanması, psikolojik bir havası var ki akıllara zarar! Bundan dolayıdır ki çok reklam, çok övmeler de bir kitabın gerçekliğini yansıtamıyor. Okuyup görmek lazım. İyi okumalar...
Karanlık Sular
Karanlık SularPaula Hawkins · İthaki Yayınları · 20171,924 okunma
··
66 görüntüleme
Zehr/a okurunun profil resmi
Aynısı bende de oldu ilk kitabın sonu hayalkırıklığıydı,ikincisinin sonu daha da büyük bir hayal kırıklığıydı,ilk kitabın en azından kendi içinde bir sürükleyiciliği vardı, ikincisinde onu da bulamadım.
2 önceki yanıtı göster
İsmail okurunun profil resmi
Paula Hanım, hep bir belirsizlik üzerine yazıyor eserlerini, ki bu tecrübesiz bir yazar olduğunu gösteriyor.
3 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.