Gönderi

2019 Ankara Davet Sempozyumu Kitabı
2019 Ankara Davet Sempozyumu kitabı bitti. Güzel şeyler olmakla beraber bana bazı şeylerin tekrarı gibi geldi. Tabi zamanında bu konuya dair çok okudum diye de olabilir, bilmiyorum. Bazı maddeleri buraya yazayım. En son da birkaç anektodla bitirmiş oluruz. 1- Daveti yapacağın toplumu tanımak. 2- Güzel konuşmak, Dile vukufiyet 3- Davete talip olmak. 4- Örneklik 5- Elitleşmemek, insanlardan kopmamak 6- Topluma dokunmak 7- İnsanları zayi etmemek 1- İnsanların tepkisi ve beğenisi üzerinden İslam’ın anlatılması problemi.. 2- Hem bireysel hem de kurumsal çalışma yapan davetlilerin sayı hesabı yapması problemi. 3- Ortaokuldan üniversiteye kadar uzun soluklu eğitim programı yapan kurumlarımızın olmaması problemi. Teşkilatların da kendilerini eğitmeleri ve kendilerine güvenmeleri la- zım. Özellikle şubeli teşkilatlar bıraksınlar yeni insanlara ulaşmayı. Durdur büyüme çalışmalarını. Şimdiye kadar kaç kişiye ulaştıysan bir onları eğitmeye başla. Onları bir yetiştir. Yüz kişi, bin kişi... az bir rakam değil bunlar. On bin adamla dünyayı yerinden oynatırsınız. "İhvan'dan birisiyle olan bir konuşmamı anlatayım. Mavi Marmaradaydık. Kendisine İhvan hareketini nasıl bu kadar canlı hareket ettiriyorsunuz diye sordum. Dedi ki: "Bizlerin tek kelime etmemize, tek bir şey anlatmamıza fırsat vermediler. Ya tutukladılar ya da işkence ettiler. Biz de eğer sokaklarda İslamı yaşayamıyorsak evlerimizde yaşarız dedik. Gece namazları kılmaya başladık. Allah için sadaka vermeye başladık sabah gece namazlarında yan yana geldik. Geceleri yan yana gelip teheccüdü yan yana kıldık. Hiçbir şey olmazsa tesbih çektik, İslâmi marşlar söyledik." Sonra ekledi: "Eğer bizden birisi cemaatte bir yere gelecekse sabah namazını cemaatle beraber kılmak zorundadır. Yoksa biz ona bir görev, bir sorumlulu vermiyoruz." Allah onlardan razı olsun." "Pakistan'da üniversitede okurken bir gün rektör yardımcısı geldi ve oğul Bush'tan bize mektup geldi, dedi. Mektupta siz bir İslâm üniversitesisiniz. Davet çalışmalarınız da var. Hapishanelerde dikkat ettik, çok büyük suç işleyip hapishaneye gelenlerden iman edenlerin hayatlarında çok büyük değişiklikler oluyor. Sizler bize bu noktada eğitmen ya da davetçi gönderir misiniz? Sizlerden fayda- lanalım. Okulda herkes kendi fikrine göre (selefi, mezhepçi, sufi vs.) davet yapmak istediği için hoca kimseyi göndermemiş. Bu adam Müslümanları öldürürken bizden davetçi istiyor ama biz benim diyeceğim senin diyeceğin derken oraya bir davetçi bile gönderemiyoruz." "Brezilya'da gördüm. Budistler yol kenarında ellerinde güllerle göz teması kurup bir şeyler anlatmayı deniyorlar ve eğer ilgilenmezseniz hiç ısrar etmiyorlar. Üç-beş kişide bir tane ilgilenen çıksa ki çıkıyor, bir şeyler anlatıp çiçek veriyorlar. Bunu bir putperest yapıyor ama biz âlemlerin Rabbi için bu duruma giremiyor bunu göze alamıyoruz. Komşumuza, akrabamıza bir şey söylemeyi göze alamadık. Ya bize kötü bir şeyler söylerlerse ya azarlarlarsa diyerek geri durduk." Bu bilgiler ve anektodlar haricinde sempozyum içerisinde "sosyal medya ve tebliğ" meselesi konusunda tam bir ittifak oluşmuş değil. Bazı konuşmacılar bunun artık olmazsa olmaz olduğunu ifade ederken bazıları da bu kadar abartılmaması gerektiğini bu meselenin yüz yüze olarak sürdürülmesini savunuyor ve sosyal medyada bunu yapacaklar için belli şartlar sıralıyorlar. En son olarak kendisinden hiç alıntı yapmadım ama (isteyene atarım) neredeyse tüm konuşmacılar tebliğinin mahiyetine dair konuşurken Mehmet Ali Büyükkara Hoca'nın tebliği İslam Alemi'ndeki selefi-sufi-mutasavvıf-modernist ekolleri tebliğde nasıl bir yol izlediğini kısaca inceliyor. Bu meseleler ile özel olarak ilgilenenler Mehmet Ali Büyükkara'nın "Çağdaş İslami Akımlar" kitabını da okuyabilir.
·
108 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.