“Derdim: yeter, sakin ol, dinlen biraz artık;
Akşam olsa diyordun, işte oldu akşam,
Siyah örtülere sardı şehri karanlık;
Kimine huzur iner gökten, kimine gam.
Bırak, şehrin iğrenç kalabalığı gitsin,
Yesin kamçısını hazzın sefil cümbüşte;
Toplasın acı meyvesini nedametin
Sen gel, derdim, ver elini bana, gel şöyle.
Bak göğün balkonlarından, geçmiş seneler
Eski zaman esvaplariyle eğilmişler;
Hüzün yükseliyor, güleryüzle, sulardan.
Seyret bir kemerde yorgun ölen güneşi
Ve uzun bir kefen gibi doğuyu saran
Geceyi dinle, yürüyen tatlı geceyi.”
Charles Baudelaire
(Nasıl yazdın bu mükemmel şiiri? Karamsarlıkla huzuru barıştıran ‘Kötülük Çiçekleri’n solmasın!)
-
İşte bu iğrenç kalabalık, geçmiş zamanlar, herkesle paylaşılabilen ve döngüye alınmış yalan’ların hazzı, siyah örtü akşam, yorgun ölen güneş… Bırak.
Seyret diyor Baudelaire gün batımını. Bu seyirde yaşamın sağduyulu yanını keşfetme gücü var. Daha doğuya bakınca, güneşin terkettiği yerleri kefen gibi saran gece görünür. Bu kefenin bize doğru yaklaşıyor olduğunu bilmek kahinlik değil.
Dinle diyor Baudelaire şimdi de geceyi. Gece dinle(n)mek için var.
Siyah örtü seren bir gece var evet, ama “tatlı” bir yürüyüşle yaklaşıyor, üzerinde milyarlarca gerçek ışıkla.
Hüzün de yükseliyor ama güleryüzle.
Tut elinden derdinin, anlat ona bunları.
-Gökten inen gam değil, huzur. Sakinleş, dinlen, akşam oldu.-
youtu.be/ydJOx5p1iFw?si=...
“So live your dream beneath the northern horizon
Be at peace, set your heart in flight again
The light is truth.
The light is you.”
·
182 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.