Gönderi

Şiir bizde Kadim bir unsurdur. Neredeyse edebiyat ürünlerimizin en başından beri şiire önem verilmiştir Bu yüzden edebiyatımızda Roman şiire göre daha yeni bir türdür. Tanzimat bir yeniliğin kendi medeniyet dairemizde yaşadığımız hayatın bir kırılma noktasıdır. Bu Kırılma Noktası bizim için bir dönüşüm, (batıya) yönümüzü çevirdiğimiz yeni bir istikamet olarak karşımıza çıkar. Tanzimat Döneminde bu yeniliklerin hemen oturtulması beklenemez. ❗Tanzimat dönemi aydını hikaye ile Roman arasındaki ayrımı ayırt edecek durumda değildir. Bu yüzden eserlerinde çokça teknik aksaklıklar vardır. Bunun sebebi Roman türü ile Yeni tanışmış olmalarıdır. Şinasinin Şair evlenmesi eserindeki teknik aksaklıklar bu yüzdendir. Roman türü Tıpkı tiyatro gibi batıdan Türk edebiyatına taşındı. Daha sonradan kendi eserlerimiz ortaya çıktı. Hikaye romana göre bize daha yakındır çünkü tahkiye etme geleneği ilk edebi eserlerimizde olan bir şeydir. Namık Kemal Celal mukaddimesinde İntibah ile ilgili kanaat belirtirken hikaye tabirini kullanır. Batıdan tanışmış olduğu Roman türü ile yazdığı bu eserine hikaye tabirini kullanması aslında hikayeyi bir tür olarak görmemesinden kaynaklıdır. Tahkiye etme geleneğinden bahseder. Bu adlandırma hususu tanzimatla bitmemiş uzun bir zaman almıştır. Halit Ziya, roman türünün tarihi özelliklerini, teknik bazı hususlarını, tarihî gelişiminden teorik düzlemde yazı kaleme alırken bu yazısının başlığında Hikaye tabirini kullanır. Oysa içeriğinde romandan bahseder. ⁉️Hikaye ve Roman ayrımı: ❌Uzunluğuna kısalığına (hacmine) göre bir kanaat geliştiremeyiz. Çok uzun hikayeler vardır. ❌Olay örgüsünün çokluğu da bir kanaat geliştirmemiz mümkün değildir. Çerçeve hikaye gibi birçok yöntemle olay örgüsünü artırabiliriz. Bir çok olayı barındıran hikaye olabileceği gibi tek olay hatta hiç olay olmayan romanlar da mevcuttur. Nev ü Roman yani yeni roman akımının öncüsü Alain Robbe/ La Jalousie(Kıskançlık) romanındaki tek olay tavana yakın bir noktada duvarda olan tırtılın öldürülmüş olmasıdır fakat uzun bir metin. Olay örgüsü sıfır noktasında, mekan silik, karakterler tanınamıyor. ❌ Çehov ve Maupassant tarzı hikayeler vardır. Tasvirin hiç olmadığı hikayeler ve romanlarda vardır bu yüzden tasvir de ayırt edici bir unsur değildir. ❌ Zaman unsuru ayırt edici değildir. Romanlar hikayelere göre daha geniş bir zamanı kapsayıp anlattığı düşünülür fakat bu düşünce doğru değildir. Örneğin Cengiz Ayt. Gün olur asra bedel romanı çok kısa bir zamanı anlatır. Bir geceden sabaha kadar süren bir reel zaman söz konusu Elif Şafak/Mahrem ❌ Realite de ayırt edici değildir. ❗Peki bu ayrımı nasıl yapacağız⁉️ İnsan hayatında 3 çeşit çatışma vardır.(merkezden çevreye açılan Ya da çevreden merkeze daralan) 1. Insan önce kendisiyle çatışma halindedir. 2. İnsan dış dünyayla çatışır. Canlı veya cansız 3. İnsan Dikey eksende tanrıyla çatışır. Kişi hem kendiyle hem çevresiyle hem de tanrıyla çatışma halinde olabilir. ✅3 çatışmadan 1i varsa trajedidir yani tiyatrodur. ✅3 çatışmadan 2si varsa bu hikayedir. ✅3 çatışmadan 3ü de birden varsa bu romandır. Tanzimatla birlikte hayatımıza giren 2 yeni tür ile karşılaştığımız ama hikayenin tahkiye geleneğimiz olması münasebetiyle şiir formunda icra edilse dahi olay örgüsünün içinde bulunduğu metinlerle hemhal olduğu için yabancı olmadığı ama yeni bir tür olan romanın tanzimatla birlikte karşımıza çıktığını fakat bu iki türün teknik anlamda adlandırma noktasında ayırt edilemediğini fark ettik.
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.