Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

384 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Dikkat Spoiler !!! :) Baş komiser Olivier Passan’ın. Labirent -SKB, Serbest Kentsel Bölge- denilen bir bölgede bulunmasıyla ilgili, bana 13. Bölge filmini anımsatan bir bölgede Fifi, nam-ı değer Philippe Delluc ile göreve başlıyorlar. Bu görevde genç bir kadın cesedi bulunuyor. Karnı, göğüs kemiğinden pubise kadar açılmış bir ceset ve hikayemiz başlıyordu.Aradıkları katil de ‘Doğumcu’ adında birisi. Grange’nin gene güzel bir araştırma yapması, araştırma konusu olarak Japonya’yı seçmesi, tuvalet temizliğine kadar her şeyi verebilmesi çok iyi ayrıntılardı. Bunun yanında Passan’ın eşi ile ilgili -Naoko- sorunları ve boşanma süreci de eklenmişti. Ve Kaiken. Eşlerin ayrılırken birbirine verdiği eski Japon intihar hançeri var. Kitabın da ismini aldığı. Patrick Guillard, katil diye Passan tarafından yakalanıyor. Ancak avukatı sayesinde kurtuluyor. Tabi bu geçmiş hikaye. Sonra şu baştaki hikayede anlattığım ceset nedeniyle hem de suçüstü gözüken bir şekilde yakalanıyor ama bu sefer de polisler ona arka çıkıyor da kurtuluyor. Kendi itiraflarına bakarak konuşursak adam gerçekten katil ama daha 50 sayfa olmadan Grange bize katilin kimliğini verir miydi sizce ? Cinayetlere dönecek olursak söz konusu 3 cinayet var. Bu cinayetlerin ortak noktası ise çok Afedersiniz hamile anne adaylarının ölümü ve karnındaki bebeklerinin yakılıp cesetlerin bırakılması ritüeli var. Öldürülen kadınlar; Audrey Seurat, Karina Bernard ve Rachida Nesaoui. Bu Passan’ın karısında da biraz dengesizlik var. Adam seni korumaya çalışıyor sen ise saçma sapan işlere adamı tersliyorsun. Ne mi oldu ? Adama gecenin bi yarısı fırçayı bastı eve girdi buzdolabını açtı ve içinde 6 aylık bir fetüse benzer derisi yüzülmüş maymun kadavrası gördü. Bunun ona sağlam bir ders olmasını beklerdim ama kadın kısmına asla laf anlatamazsın. Neyi severse kafasındaki doğru neyse onu yapar. Gerçek hayattaki kendi arkadaşlarımdan dolayı biliyorum bunu da.  1. Bölüm ‘Korkmak’ bu şekilde tamamlanıyor ve 2. Bölüm ‘Savaşmak’ başlıyordu. Bu bölüm biraz daha heyecanlı başlıyordu. Passan duşa giriyor ve üzerine kan boşalıyor. Polisleri çağırıyor ve duş yaptığı suyun içine karıştırılmış kanın insan kanı olduğunu öğreniyor. Peki, bu kan kime mi ait ? Shinji ve Hiroki. Yani çocukları ! Öte yandan katilde Levy adlı şantajcı bir polisi yakalıyor ve onu mide bulandırıcı bir şekilde öldürüyordu. Katilin Passan ile yüzleşmesi bana Alevler İçindeki Kız filmini anımsattı. İçinden dışından çıkan alev topları mı desem, Passan’ın bir anda gözünü hastanede açması mı desem, ne desem bilemedim. Hele ki katil yaşıyor mu öldü m bunun bilinmemesi de akıllara yoksa bir erken final mi sorusunu da getiriyordu tabi. Bu bölümü de bu şekilde tamamlayıp biraz da son bölümden yani 3. Bölüm ‘Öldürmek’ olan kısımdan bahsedelim. Burası da çok sert başlayan bir bölüm. Çocukların odasındaki kamera tam da Fifi ve diğer eleman sigara içmeye çıkıp geldiklerinde bozuluyor. Eve şimşek gibi gidiyorlar ancak üzücü bir durum mevcut. Burada evde kimin nasıl girip rahat rahat gezdiği ve tehlike oluşturduğu büyük merak konusuydu. Bir diğer konu da Naoko, yani Passan’ın eşine yapılan saldırı girişimiydi. Ancak çok büyük bir sürpriz oluyor. Passan’ın karısı ve çocuklarıyla ilgili öyle bir durum oluyor ki, uzun süre şaşkın kalabilirsiniz. Passan ve Şigeru Japonya’ya gidiyor. ‘Şairin Tapınağı’ denilen yeri bulmaya çalışıyordu. Buldular da. Finale kadar da güzel gitti gene ama final kısmı biraz zayıf kaldı bana göre. Gene de oldukça iyiydi. Genel hatlarıyla bir değerlendirme yaparsak, kitap hakkında çok ön yargılı davranıldığını düşünüyorum. Bahsedildiği kadar da yerlerde ‘Sürünen’ bir kitap olmadığı aşikar. Çünkü okurken sıkılmadığım gibi elimden de bırakamadım. Beni oldukça olumlu etkiledi. Hep Batı üzerinde kitap yazdık biraz da doğuya gidelim dediğini düşünüyorum. Yakında Western girişi de yaparsa şaşırmam.  Benim genel kanım her zaman ki gibi olacak. Seriyi ilk kitabından beri okuyorum. Olmayan bir seriyi sanki seri kitapmış gibi en başından beri okuyorum ve bana göre şimdiye kadar oldukça zayıf, bu kitap neden olmamış diye sorulacak bir durum görmedim. Gayet başarılı ve yorumlara bakmadan okumanızı tavsiye ederim. Lontano’da görüşmek üzere..
Kaiken
KaikenJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20135,3bin okunma
·
25 görüntüleme
Sadık Kocak okurunun profil resmi
Heee. Bana da iyi oluyor aslında. Hatırlamazsam boşa okumuş gibi hissediyorum. :))))
Ali Gözümoğlu okurunun profil resmi
İlk okuduğum Grange kitabıydı. Daha sonra 7-8 tane okudum. Bu güzel inceleme için teşekkürler. (Spoiler olan incelemeleri daha çok beğeniyorum, çünkü unuttuğum kitapları hatırlamamı sağlıyor.:)) )
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.