Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hayatım bir çıkmaza girdi, varoluştan iğreniyorum, tatsız tuzsuz anlamsız bir şey. Pierrot'dan daha aç olsaydım. İnsanların sunacağı açıklamaları yemeye yeltenmezdim. İnsan parmağını toprağa batırıp kokusundan hangi diyarda olduğunu anlar -bu hiçbir şey kokmuyor. Neredeyim ben? Dünya denen bu ley nedir? Bu kelimenin anlamı nedir? Beni bunun içine kim çekti de şimdi orada bırakıp gidiyor? Ben kimim? Dünyaya nasıl geldim? Bana neden sorulmadı, neden yolu yordamı öğretilmeden sanki bir ''ruh satıcısından'' alınmış gibi bir kenara itildim? Gerçeklik dedikleri bu büyük müesseseye ilgim nasıl doğdu? Neden ona ilgim olsun ki? Bu içten gelecek bir ilgi değil mi? Eğer bu işte zorla yer alacaksam, yönetici kim? Ona bir şey söylemek isterim. Yönetici yok mu? Şikayetimi kime bildireceğim? Varoluş hiç kuşkusuz bir müzakere -görüşümün dikkatte alınmasını rica edebilir miyim? Eğer insan dünyayı olduğu gibi kabul etmek zorundaysa, o zaman bunun ne olduğunu öğrenmek daha iyi olmaz mıydı? Sahtekar nedir? Sahtekarın ne olduğunun (kimin yararına) sorusu sorularak bulunacağını söylemiyor mu Cicero? Herkesin sormasına izin veriyorum ve herkese soruyorum kendimi ve bir kızı mutsuz yapmakla ne karım oldu? Suçluluk -bu ne demektir? büyücülük mü? Bir insanın nasıl suçlu olacağı belli değil midir? Biri cevap verebilir mi? Bu şeye karışmış beyefendiler için en büyük önemi haiz olduğu doğru değil mi? Zihnim duraklama noktasında, daha doğrusu ondan sıyrılıyorum. Kah yorgun ve bitkinim, evet sırf kayıtsızlıktan ölü gibiyim; kah çılgın gibi gazabımı üzerine yöneltebileceğim birini bulmak için şaşkın şaşkın dünyanın bir ucundan öteki ucuna seyahat ediyorum. Varlığımın bütün özü kendisiyle çelişerek çığlık çığlığa feryat ediyor. Nasıl oldu da ben suçlu oldum? Yoksa suçsuz muyum? O zaman neden bütün dünya dillerinde öyle anılıyorum? İnsan dili ne rezil bir icat: Bir şey söylüyor, başka bir şey kastediyor!
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.