İnanın bana, eğer özgür insanları kıskanıyorsak bir nedeni var. Her defasında sığınma içgüdüsüyle çatılar inşa ettik, zahmete girip başımız üstüne çatı inşa eden bizler, sonra da bu çatılardan yakamızı kurtaramadık, gelip başımızın üzerine yerleştiler. Bizi yağmurdan korudular, bu doğru, ancak güneşi bizden çaldılar. Onların gölgesinde uyuduk, çalıştık, dans ettik, birbirimizi sevdik, onların gölgesinde düşündük. Bazen seher vaktinin parlaklığı o kadar güçlüydü ki sabah vaki gelip bizi kurtaracak sandık.
İşte benim tüylerimi diken diken eden konu. Sanki dışarıda her şey; kanunlar, gelenekler, kaldırımlar bizi suçlu ilan ediyor ve monoton bir yaşama mahkum ediyor!
Kendi körlüğünden mutluluk duymak. Açıkça gördüğüne inanmak, görmek istememekten kaynaklanır; çünkü kendini görmek, mutsuzluktan başka bir şey getirmez insana.
İnsanın mutlu olduğuna inanması için kör olması lazım. Açıkça gördüğüne inanmak, görmek istememekten kaynaklanır; mutsuz olmadan insan kendini göremez çünkü.