Kadına ilk defa geldiği bu kentin anacaddelerini dolaşmak
istediğini dosdoğru söylemek çok daha basit olurdu elbette;
yoksa utanan verdiği bir dürtüyle bu kente eskiden gelmiş olduğunu
söyleyememiş miydi Wallas? Annesiyle birlikte dolaştığı
güneşli, küçük sokakları, alçak evlerin arasında kalan kanalın
en ucunu, terk edilmiş gemi teknesini, görmeleri gereken şu
akraba kadını (kız kardeş mi yoksa üvey kardeş mi?) - çocukluk
anılarının peşinden koşuyormuş gibi görünecekti. Turist olduğunu
söylese, bu kez de yılın bu döneminde, sanat meraklısı
biri için hiçbir çekiciliği olmayan bir kentte bulunma bahanesinin
inandırıcı olmaması bir yana, daha da büyük tehlikelere yol
açacağı kesindi: bir tek postane demek bile, telgrafın ortaya çık
masına yettiğine göre, turist olduğunu söylemesi sonunda da,
yeni açıklamalar getirmekten kaçınmak için, ayrıca, kadına ters
düşebilecek sözler söylemek istememesi nedeniyle, gayet doğal
olarak, kendisine yöneltilecek sorularla kim bilir nerelere sürüklenecekti.
Sevimli ve ağırbaşlı görünmek uğruna, hangi
düşsel maceralara sürüklenmiş olacaktı kim bilir!