Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İlk adam düşünür: "Eh eşya yapan sadece bir tür varlık tanıdığıma göre, bütün bunları yapan her kimse, benim gibi ama çok daha büyük, çok daha güçlü ve mutlaka görünmez biridir, bütün aletleri yapan, güçlü olmaya yatkın olan kişi ben olduğuma göre o da muhtemelen erkektir." Böylece Tanrı düşüncesine varırız. Bir alet yaptığımızda, onunla bir şey yapmayı amaçladığımız için ilk insan kendine şunu sorar: "Eğer bunu o yaptıysa, ne amaçla yaptı?" İşte tuzak burada kapanır, çünkü ilk insan şöyle düşünür: "Bu dünya bana çok uyuyor. Bana destek olan, beni doyuran, bana bakan her şey burada. Evet, bu dünya tam bana göre," ve kaçınılmaz sonuca varacaktır, dünyayı yapan her kimse, onu kendisi için yapmıştır. Şimdi hayal edin, bu bir su birikintisinin, bir sabah uyanıp düşünmeye başlaması gibidir, "bulunduğum bu dünya ilginç bir yer - bulunduğum delik ilginç bir delik- tam bana göre, öyle değil mi? Aslında bana şaşılacak kadar uyuyor, beni içinde barındırmak için yapılmış olmalı!" Bu öyle güçlü bir düşüncedir ki, güneş gökyüzünde yükselip hava ısınırken, su birikintisi de giderek küçülür, küçülür ama o telaş içinde her şeyin iyi olduğuna inanmaktadır, çünkü bu dünyanın amacı kendisini içinde barındırmaktır, onu içinde barındırmak için kurulmuştur. Bu yüzden su birikintisinin kaybolma noktasına geldiği an onu çok gafil avlar. Sanırım bu bizim de unutmamamız gereken bir şey.
Sayfa 239Kitabı okudu
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.