AYTMATOV’UN MÜJDE GİBİ GELEN HİKAYESİ: “BAYDAMTAL IRMAĞI’NDA”
Aytmatov’un tüm kitaplarını döne döne defalarca okumuş bir okur için onun yeni bir hikayesiyle karşılaşmak itiraf edeyim ki çok özel bir duygu. Yıllarca haber alınmamış büyük bir aşktan ansızın mektup almaya benzer bir histi yaşadığım…
“Baydamtal Irmağı’nda” başlıklı hikaye bunca yıl nasıl gözden kaçmış, nasıl çevrilmemiş bilemiyorum, ama hikaye tam bir Aytmatov klasiği. Eser, uzunluğuna bakıldığında tıpkı “Cemile”, “Al Yazmalım Selvi Boylum” gibi uzun hikaye yahut “povest” olarak nitelendirilebilir. Hikayenin girişinde Aytmatov’un pek çok eserinde olduğu gibi “çerçeve hikaye tekniği” kullanılmış. İçeriğe bakıldığında hikayenin Aytmatov’un ilk dönem eserlerinin karakteristiğini taşıdığı söylenebilir. Ben eserle ilgili ipucu vermek istemediğim için detaya girmiyorum, ancak “İlk Öğretmen / Öğretmen Duyşen” hikayesini çok hatırlatan bölümler vardı eserde. Hikayede dikkatimi çeken bir başka husus da kadın karakterin detayları. (Mehmet Y. Bey, incelemesinde kahramanın isminin Asya olmasına dikkat çekmişti. Aytmatov’un “Al Yazmalım” hikayesindeki kadın karakterin ismi Asel’dir fakat filmde Asya’ya dönüşür bu isim. Burada ise karakterin ismi Asya.) Asya’nın Aytmatov’un diğer eserlerindeki pek çok kadın kahramandan ayrılan özellikleri var. Asya bir hidrolog (su bilimci) fakat Asya hikayenin başından itibaren idealist, eğitimli, aydın bir kadın olarak karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda “İlk Öğretmen”in çeşitli mücadelelerden sonra okuyup profesör olan Altınay Süleymanovna’sını hem hatırlatıyor hem de bazı yönleriyle ondan ayrılıyor. Burada bir başka eğitimli kadın karakter Zarife (Gün Olur Asra Bedel) de hatırlanabilir. Hikayenin erkek kahramanı Nurbek ise bana pek çok açıdan (hırsı, gözü kara halleri, mücadeleciliği) “Al Yazmalım”ın İlyas’ını hatırlattı. Hikayede daha çok dekor olarak kullanılmış gibi görünen bir aşk hikayesi de mevcut. Dekor gibi diyorum, zira Aytmatov “Cemile”, “İlk Öğretmen” ve “Al Yazmalım”da aşkın farklı hallerini öyle zirveye taşıyarak işlemiştir ki buradaki aşk hikayesi dekor olmaktan pek öteye gidemiyor. Hikayenin Asya ve Nurbek dışındaki kahramanları da eser içinde pek etkisi olmayan silik karakterler. Hikâyede iki kartalın kendi aralarındaki konuşması, Aytmatov'un daha sonra yazacağı eserlerinde sıklıkla başvurduğu "hayvan kahramanlara insanî özellikler yükleme" hususiyetini hatırlatıyor. Eserdeki tabiat tasvirleri her zamanki gibi muhteşem. Hikaye bilhassa Aytmatov tutkunları için bir müjde niteliği taşımasıyla bile dikkate değer ve bu bağlamda mutlaka okunmalı.