Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

160 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Geçen yıl bu zamanlar okumuşum bu kitabı... Üzerine birkaç söz yazmak geldi içimden... Her şeyden önce ben çok eğlendim bu kitabı okurken. Çok farklı ve yerel bir durum komedisi. Bildiğim kadarıyla edebiyatta çok da örneği yok bu türün... Aynı zamanda çok başarılı bir hurafe eleştirisi, toplumsal hiciv örneği... Pek çoğumuz Gulyabani karakteriyle sinema vasıtasıyla tanıştığımız için daha sonra kitabı okuduğumuzda ister istemez Adile Naşit'in gözlerinin fal taşı gibi açmasına, Ayşen Gruda'nın dilinin tutulmasına sebep olan o beyaz sakallı enteresan devasa yaratık canlanıveriyor gözümüzde... Ancak Süt Kardeşler filminin konusu birebir kitaptan alınma değil. Sadece Gulyabani detayı filme ilave edilmiş. Kitabın orjiinal hikayesi çok daha eğlenceli ve sürükleyici... Yine de 1913 yılında yayımlanan bir eserin, 1976 yapımı bir filmde yeniden hayat bulması, sinema ile edebiyat arasındaki bu geçişkenlik ve işbirliği, doğru insanların elinde doğru bir şekilde uygulandığında çok anlamlı ve kalıcı sonuçlar verebiliyor. Tekrar kitaba dönersek, hurafe ya da batıl baştan sona mizahi bir dille yerilmiş. Hurafe, bizim kültürümüzde, diğer kültürlere nazaran çok farklı çeşitlere sahip ve gündelik yaşam üzerinde çok daha etkin... Özellikle o dönem, bir yazara kitap yazdıracak kadar hayatın içindeymiş... Günümüzde de varlığını devam ettiriyor ama eski gücünde değil artık. Ya da biçim değiştirerek varlığını sürdürüyor dersek de yalan olmaz... Eğer yeterli vaktiniz varsa bir günde, hatta yarım günde elinize alıp, bir solukta okuyup bitirebileceğiniz bir eser. Kitap bittiğinde yüzünüzde kocaman bir tebessüm bulacak, üretkenlikte eşi benzeri olmayan klasik Türk edebiyatına derin bir hayranlık duyacaksınız. Herkese keyifli okumalar dilerim...
Gulyabani
GulyabaniHüseyin Rahmi Gürpınar · Özgür Yayınları · 201410,6bin okunma
··
406 görüntüleme
Metin T. okurunun profil resmi
HRG Türk edebiyatının mizahi üsluplu kalemidir. Gerçi mizah demek yanlış düşebilir. Nükteli ya da hümoristik desek daha doğru ifade etmiş oluruz. Şık romanını yazıp üstat A.Mithat'a götürür. İnanmaz AMF, sen yazmadın der. Doğruysa ağlar HRG :))) İkna eder ama. HRG kendi dönemi ve hemen sonraki dönem yazarlarının eserlerinin başına gelenleri bilseydi, sadece ağlamakla kalmaz, kahrından bir daha ölürdü. Hüseyin Rahmi, Reşat Nuri, Peyami Safa, Halit Ziya, Ahmet Haşim, liste uzadıkça uzar. Ama neyi amaçladığımı anlamışsındır. İşte tüm bu yazarların eserleriyle öyle acımasızca oynamıştır ki yayınevleri, dersin ki başka dilde yazıldılar ve tercümanları farklı da ondan aradaki farklar. Kepazelik o kadar yüksek boyutlarda ki, romanlarda geçen yer isimlerini değiştirmeler bile var. Aklın alır mı bunu? Ömer Seyfettin'in anası ağlattılar zaten. Türkçeleştirecekler ya ondan. Hepsi Fransızca yazılmışlardı ya :))) İyi de bu bir hukuk metni ya da ne bileyim fen bilgisi metni değil ki, niye değiştiriyorsun. Altına yap açıklamanı. Türkçe yazılmış bir romanda yazarın seçtiği kelimeleri at, kafana göre kelime koy. Sakatlığa bakar mısın? Bilmiyor ki adam ne uykusuz geceler geçirdi o kelimeyi o cümleye oturtana kadar. Necipciğim kalemine sağlık. İncelemen aklıma bunları getirdi.
Necip G. okurunun profil resmi
Çok teşekkürler Metin abi öncelikle... Çok tartışmalı bir konuya değinmişsin. Yayınevlerine gidip sorsan, onların da kendilerince haklı buldukları bir açıklamaları vardır elbet... Ancak bu iş sorumluluk işi neticede... Yayın hakkını satın almakla ağır bir yükü de üzerine almış oluyorsun. O adı sen yaşatacaksın bir şekilde... Bu konuda Ötüken, Peyafi Safa'nın kitaplarında senin bahsettiğin yolu takip etmiş. Sayfaların dipnot kısmı Osmanlıca-Türkçe sözlük gibi... Bir bakıma kelime dağarcığın da gelişiyor aslında. Ben sevdim yani bu metodu. Ancak çok ölçülüydü. Yani Saidi Nursi'nin kitapları gibi yarım sayfa Osmanlıca, altına da yarım sayfa açıklama değil. İş o boyuta gelince olaya başka şekilde yaklaşmam çok olası :) Aslında iş sonunda ne kadar emek harcadığında bitiyor. Biraz sadeleştirme, biraz orjinalini koruma, bir orta yol bulmak lazım. O da biraz usta işi... Görev yine yayınevine düşüyor... Sevgiyle...
1 sonraki yanıtı göster
Going Solo okurunun profil resmi
Merhabalar, Hurafe eleştirisi içeren böyle kaç eser/roman var acaba edebiyatımızda? Az sayıdadır zannediyorum. Hurafe eleştirisi neden mizahi bir üslupla ortaya konur? 🤔 İnsanlar arası ilişkilerde bile kültürümüzdeki Ya da din(ler)deki hurafelere komedi yaratmak yoluyla tepki veriliyor? Bu eleştiriye kalıcılık sağlıyor belki ama onu etkisiz kılma bakımından son derece başarısız kalıyor bence eleştiri... Bu yüzden olsa gerek, dediğiniz gibi kılık, biçim değiştirerek yaşamaya devam ediyor hurafeler. Okumak isterim bu kitabı. İYİ okumalar dilerim! 📖
Necip G. okurunun profil resmi
Teşekkürler yorumunuz için. Sizin yaklaşımınız da dikkate değer kesinlikle. Bazen karikatürize etmek eleştirilen şeyin notmalleşmesine katkı sunabiliyor. Ancak burada Hüseyin Rahmi’nin yazım tarzını da es geçmemek lazım. Yani o meselelere genelde bu şekilde yaklaşıyor. Keyifli okumalar dilerim.
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.