Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

687 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
PSİKOLOJİNİN BAŞYAPITI
YouTube kitap kanalımda Dostoyevski'nin hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/0i9F0L1dcsM Bu incelemeyi ya hiç okumayın ya da başlamışken sonuna kadar tam olarak okuyun. Aynı Suç ve Ceza kitabının başrolü Raskolnikov gibi ya bir hiç olun ya da Raskolnikov'un emeli gibi Napolyon'a ulaşma ve kendini gerçekleştirme arzuları içerisinde kendinizi tamamlayın. Dostoyevski'ye ait bu kitaptan önce okuduğum 8 kitabında da kendi filminin fragmanının ve galasının yapıldığını söylemiştim. Şimdi ise filmin başladığını ve Suç ve Ceza kitabıyla beraber edebi doyum anlamında ve sorgulama konularında tam bir uçuşa geçtiğini söylemek istiyorum! Ve size bir şey söyleyeyim mi, bu uçuşa hepimiz davetliyiz. Hepimiz onun yazdığı bu yazıları yaklaşık 150 yıl sonra okuyabiliyorsak Rus Edebiyatı uçağının kokpitinden bize seslenen bir Dostoyevski var ve bizi kendi edebiyatına şahit olmak için seyahatler yapmaya çağırıyor. Bu seferki seferinin adı ise Suç ve Ceza, ayrıca sadece gidiş bileti olarak alınmış. Önceki seferlerinde Öteki kitabında Bay Golyadkin karakteriyle kişilik bölünmesini ve psikolojide Doppelganger ile adı geçen olayı tanıtan, Ölüler Evinden Anılar kitabıyla sırta inen kırbaçları, acıları, ruhsal paradoksları Suç ve Ceza kitabında tam anlamıyla en üst seviyelere çıkaran bu adamın Raskolnikov ülkesine gitme arzusuna davetliyiz hepimiz! Raskolnik kelimesinin anlamı : 17. yüzyılda din kitaplarında yapılan düzeltmeleri kabul etmeyenler. Suç kelimesinin anlamı : Yasalara aykırı davranış. Ceza kelimesinin anlamı : Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırım. Yukarıda yazdığım 3 kavram arasında sıkışıp kalan, ruhun balta girmemiş ormanlarına balta ile dalan, devlet dairelerini, sistemleri, insanları, siyasi düzeni, inançları, sorgulamayışları, hatta kendini bile balta ile doğramaya ant içmiş bir adam var karşınızda! Raskolnikov. Kişilik bölünmelerinden dolayı sonsuz bir mayoz döngüsüne girmiş olan bu adamın içinde neler neler olmuyor ki... Raskolnikov'un içindeki kişilik bölünmelerinde sistemler ve düzenler baltalanıyor, sorgulamalar arasında ruhsal düzeni sağlamak için ellerinde balta taşıyan askerler gelip geçiyor, inançlar ve kalıpsal düşünceler baltalanıyor, devlet daireleri ve siyasi paradigmalar bir daha gelmelerini istememek amacıyla baltalanıyor ve özellikle de insanın kendisi baltalanmak isteniyor. Peki, ya bu baltalama olayı sonucunda aslında bütün acılar, kederler, sistemler, inançlar, diğer bütün sorgulamalar ağaçların kesilip de sonra tekrar ve daha gür çıkması gibi yerlerinden daha gür ve etkili olarak çıkıyorlarsa? Mesela öldürmesine öldürebilirsin istediğini, peki ya bu ölüler önceki durumlarında verdiği sıkıntı ve acıdan daha çok acı verirse sana aynı ağaçların kesildikten sonra daha gür çıkması gibi Raskolnikovcuğum? Peki, ya cinayet aleti olarak kullanılabilecek bu kadar ilkel bir aletten bir tümevarımla yola çıkılarak bütün insanlar ve bütün sistemler baltalanmak isteniyorsa? Raskolnikov'un içindeki kişilik bölünmelerinin her biri ama istisnasız olarak her birinin aklından atamadığı tek bir şey vardı, o da Napolyon olabilme ve kendini gerçekleştirebilme arzusu. Katil olmaktan çok kendini baltaya ve bu sebeple de onla gelebilecek zirveye adamışlık. Freud daha elinde lolipopla 10 yaşında dolanırken Dostoyevski Suç ve Ceza kitabında onun ileride belirteceği id kavramıyla bu kitaptaki öldürme ve hırsızlık arzusunu, ego kavramıyla bu olayın sorgulamasını, süper ego kavramıyla ise de Raskolnikov'un kıvranmaları ve bir türlü Napolyon olamayışlarını anlatmak istemişti. Bu nedenle Balta Tanrısına tapan sayısızca Raskolnikov vardı içinde bölünmüş olan. En keskin sorgulamaları, Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisine en üst sıradan girmeyi arzulamaları, kendisini cinayet gibi bir kaç(amay)ış ile gerçekleştirmeyi istemeleri ile Raskolnikov yatağında tam bir girdap içerisinde kalmıştı. Etrafında baltalar ve Svidrigaylov, Porfiriy, Zametov karakterleri gibi ruh ezici insanlar vardı. Nasıl ki Kafka Dönüşüm kitabında bir böceğe, GLaDOS Portal 2 oyununda bir patatese, Tacettin Sihirli Annem'de bir köpeğe dönüşmüş ise Raskolnikov'un kendisini bir bit olarak hissetmesine şaşırmamalıydı. Çünkü o pislik bir bitin ta kendisiydi. İnsan sevgisini kendi pençesinden kurtaramadığı, Napolyon hayallerinin bir türlü gerçekleşemediği bir bitti. Hakan Günday Kinyas ve Kayra'da, bir fahişe ile bir rahibenin mezarlıkta yanyana olabilmelerini hayatın en gerçek anı olarak görürdü. Bu kitapta da Raskolnikov ve Sonya'nın ilişkilerini ben de aynen buna benzetiyorum. Bir katil ve bir fahişenin ilişkisinden doğan aklanamama sürecini. Mesleği bir bakıma toplum mühendisi olan Dostoyevski, Suç ve Ceza kitabıyla birlikte bize çok ama çok önemli bir fener tutuyor. Peki, biz hayatta ne kadar Napolyon olmayı istiyoruz? Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde nerede yer almak istiyoruz? Cinayet Napolyonu gibi sevgimizin Napolyonu ya da şehvetin Napolyonu mu olmak istiyoruz? Belki de iş hayatımızın ve kariyerimizin Napolyonları? Eminim ki herkes bu kitabı okuduktan sonra kafasında hayali bir spot ışığı belirecek ve sonu gelmeyen sorgulamaların içine düşecektir. Bu kitabı seven bir zamanlar 100den fazla ülkede yasaklanmış olan High Tension filmine bayılır. Bir film bir kitaba bu kadar benzeyebilirdi... Eğer buraya kadar okuduysan bil ki seviliyorsun, keyifli okumalar ve acılar dilerim.
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022159bin okunma
··5 alıntı·
6 artı 1'leme
·
77,3bin görüntüleme
Necip G. okurunun profil resmi
Oğuz Hocam bırakın sonuna kadar okumayı, bittiğinde dönüp baştan bir kez daha okutan bir inceleme sizinkisi. Raskolnikov, tarihin en gizemli karakterlerinden birisi. Edebiyatın Mona Lisa’sı benim bakış açımda. Hem herkes hem de hiç kimse olmayı başarmış, bu yüzden hem herkesin sahiplendiği hem de bir o kadar uzak durmaya çalıştığı zamansız, mekansız bir karakter. Sanki St. Petersburg sokaklarında değil de, dünyanın bütün sokaklarında dolaşıyor eli cebinde, dalgın ve düşünceli... Siz onu kimi zaman varoluçşu bir bakış açısıyla, kimi zaman sosyolojik, biyolojik, psikolojik, kısacası her yönüyle azar azar anlatmış, sizde bıraktıklarını en geniş ve samimi haliyle bizlerle paylaşmışsınız. Raskolnikov’un sadece bir edebiyat meselesi olmadığını anlatmak için de incelemenizi, edebiyat dışı örneklerle de zenginleştirmişsiniz. Bize sadece keyifle okuması kalmış her zamanki gibi. Hem harcadığınız emek hem de bu dopdolu fikirleri bizimle paylaştığınız için size çok teşekkür ederim. Sevgilerimle...
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Necip Bey, değer verip de yazdıklarımı okumuş olmanız çok önemli, çok teşekkür ederim. Bu siteyi güzelleştiriyorsunuz, bu sohbetimiz ve edebi yorumlaşmalarımız İstanbul buluşmasından sonra artacaktır mutlaka. Sizle ilginç bir şekilde tanıştık ama her kötü şeyin içinde bir hayır vardır. :) Mona Lisa benzetmeniz çok yerinde olmuş aslına bakarsanız. O tabloya Louvre’da dakikalarca sabitlenmiştim, ne kadar da gizemli ve yorumlamaya açık bir tablodur ve karakterdir o öyle! Bu kitap ve karakter üzerine sanırım tezler yazılır ve yazılıyordur da... Fakat en kısa ve gerekli detayları vererek ben bunları anlatabiliyorum. Ben de size bu yorumu yazdığınız ve incelememe verdiğiniz değer için minnettarım. Eksik olmayın, sevgilerimle...
1 sonraki yanıtı göster
L.Lavinia okurunun profil resmi
13 yaşında okudum ilk kez ve o gün bugündür hâlâ en sevdiğim kitaptır Suç ve Ceza...Ne okursam okuyayım, yeri asla değişmiyor. Müthiş bir başyapıt, müthiş bir ustalıkla yapılan zihin gezintisi...Ve tabii ki bana göre asla yeri dolamayacak bir usta: DOSTOYEVSKİ.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Varvara Alekseyevna okurunun profil resmi
Suç ve ceza yi yeniden okuma isteği verecek bir inceleme. Söylemeden edemeyeceğim; St.Petersburg yuvamız, Dostoyevski babamız!
Bu yorum görüntülenemiyor
Düzlükteki Kavalcı okurunun profil resmi
Birkaç gün rüyamda balta ve suç gördüğüm olmuştu bu kitap sonrasında, Raskolnikov gibi gördüğüm suçları işleyesim bile gelmişti.Yarısına kadar okuduğumda Raskolnikov toplumun bir kahramanı diye düşünmüştüm,bittiğinde yine aynı şeyleri düşündüm,Raskolnikov kahramandır,bir bitte olsa,bir Napolyon taklidi de olsa.Raskolnikov vicdandır,Raskolnikov bilenmemiş baltadır.Fikirlerini birkaç gün düşünüp,spot ışığı değil,floresan lamba yaktırdım zihnimde,ve dediğiniz gibi Dostoyevski Hava Yollarıyla,Raskolnikov ülkesine dönüşsüz bir biletle yolculuk yaptım.İncelemeniz için teşekkürler Oğuz Bey,kaç yıl önceki fikirlerimi bu sayede hatırlamış oldum. :)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Bazısına göre kahraman bazısına göre bir korkak... Bazısına göre katil bazısına göre çok masum... Bundan dolayı çok beğenilmesi çok doğal bu kitabın. Bambaşka bakış açıları çıkıyor her yerinden baksana. Teşekkür ederim incelememe verdiğin değer ve yaptığın yorum için kardeşim, arada tekrar okumak gerek. :)
3 sonraki yanıtı göster
41 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.