Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

264 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Sizlere Sartre gibi bugün yeni bir şey yok deyip sayfalarca bu kitapla ilgili olmayan şeyleri anlatabilirim. Sonuçta yalnızım ama yapayalnız değilim. Bu incelemeyi okuyacak insanları da düşünüyorum. :) Ama elimden geldiğince kısa yazmaya çalışacağım yine de. Yalnızlığın felsefesinin yapıldığı kitap, diyerek başlamak istiyorum. Neredeyse bütün varoluşçularda görülen yalnızlık olgusunun doruğa ulaşmış bir biçimini yansıtmış Sartre. Kitap adeta insana huzursuzluğu aşılıyor. Okuduğum süre boyunca nedense kendimi hiç mutlu hissedemedim. Ama acı da hissetmedim. Sadece hüzünlü. Schopenhauer der ki mutluluk acı çekmemek demektir. Öyle bir mutluluk işte.Kitabı okurken kendimi hiç gitmediğim Fransa'da, İtalya'da bir sokakta amaçsızca gezerken yalnız başıma insanları izler gibi hayal ettim. Günlük tarzı yazılan romanları okumak zor geliyor bana. Ana olaydan bağımsız alakasız binlerce şey anlatabilir yazar orada. Bu kitap özelinde de Sartre bir sayfada kendinden bahsederken bir sayfada bilmem kimin yaptığı hatta yapmış olacağı işlerden bahsediyor. E haliyle böyle olunca da kopuk kopuk ilerliyorsunuz. Hatta bir sayfada otodidakt gelip: Efendim kendi kendinize konuştuğunuzu gördüm. Ne düşünüyordunuz tarzı bir şeyler söylüyor. Kendi kendine konuşmalar işte. Bu tabi aralardaki küçük ama doyurucu cümleleri özümsemenize engel değil. Yinede olmasa iyi olurdu diyebileceğim şeylerden. Kitabın başlarında aşırı yalnızlığın getirdiği insanları gözleme tutkusu var. Ki bu benimde çoğu zaman çok severek yaptığım bir şey. Etrafında olan olayları ve gördüklerini aşırı bir betimlemeyle yansıtmakta bu düşüncenin bir sonucu sanıyorum. İş hayatında yorulmuş, makinenin çarkları arasındaki insanları izlerken ana karakter, kendisinin o insanlardan ne kadar daha diri olduğunu düşünüp onlara acıyordu. Ben öyle sanıyorum ki Sartre bu kitabı yazmak için karar verdiğinde bu kadar karmaşık bir şey ortaya çıkacağını tahmin etmiyordu. Evet aklında bir konu vardı elbet ama yazmaya başladıktan sonra ve bende okumaya başladıktan sonra kitabın ortalarına geldiğinizde hem yazar hem siz baştan varoluştuğunuzu hissediyorsunuz. O çakıl taşı atıldığında başlıyor her şey. Biraz garip bir his. Ama kendini tanımak yolunda önemli bir adım olarak çıkıyor karşınıza. Okurken sanki psikolojik nevroz geçiren bir adamın sanrılarını dinliyorsunuz. Başlarda acı veren, istenilmeyen bu varoluşma süreci, ilerledikçe kabullenmeye başlıyor ve hatta olması gereken bir şeymiş gibi duyumsanmaya başlıyor. Otodidakt' la varoluş ve hümanizm üzerine konuşmaları kitabın ne anlatmak istediğinin ortaya koyulması açısından yoğun bir özet gibi olmuş. Tabi bu özeti anca kitabın içindeyken okuyabiliyorsunuz. Ona göre hiçbir şeyin nedeni yoktur. Ve insan bu nedensizlikler ortasında nedeni olmayan bir varlık olduğunun ve hiçbir varlığın nedeni olmadığının bilincine vardığında, işte orada "bulantı" başlar. Varoluşu ya bütünüyle herşey de hissedebilirsiniz yada herhangi bir şey yoktur. Bomboşluk. Parmenides gibi düşünüp hayatta hareket denilen bir şey yoktur bile diyecek Sartre. Farklı olarak, Sartre varlığı görünen hissedilen olarak tanımlarken, Parmenides varlığı, var olduğu düşünülen şey olarak tanımlıyordu tabi. Ben son sayfaları Chopin'in ölüm marşıyla birlikte okudum, Some of these days yerine size de tavsiye ederim. Kitabın sizi içerisine sokmuş olduğu havaya çok uyuyor. Karmaşık bir inceleme olduysa şimdiden kusura bakmayın. Böyle bir kitabı okurken/ okuduktan sonra sağlam olay örgüsü içerisinde bir inceleme yazmak gerçekten zor oluyor. Yinede iyi okumalar dilerim.
Bulantı
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202122,7bin okunma
··
1 artı 1'leme
·
22,8bin görüntüleme
Hayal Hayal okurunun profil resmi
Santre bu kitabı yazarken ne hissetti çok merak ediyorum. Bi insan yalnızlığı bu kadar mı iliklerince hissettirir hissettiriyor işte Santre...
ayşe büber okurunun profil resmi
Bence güzel bir inceleme olmuş, düşüncelerinize sağlık
arifsahin okurunun profil resmi
Ben de okumaya başladım ama çok boğucu geldi, bir gün bitireceğim ama ne zaman bilmiyorum :) Okumadiysaniz çağdaşı Camus nun 'Yabanci' isimli kitabını tavsiye ederim. Hem daha kısa, hem okunması daha kolay
Göksel Göktürk okurunun profil resmi
Yarısına kadar idare edebilirseniz, ondan sonra güzelleşiyor :) Camus serisine daha başlamadım aklımdaydı ama. Muhtemelen bi 4-5 kitap sonra giriş yaparım ona da. Teşekkür ederim tavsiyeniz için.
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Merv okurunun profil resmi
Bu kitabı okurken ne dinleyeceğim diye düşünüyordum (çünkü her kitaba uygun bir parça mutlaka vardır ve tuhaf bir biçimde ben ne zaman bir kitaba başlasam o beni bulur; bu sefer bulamamış-tı-) işte buldum! Teşekkür ederim, elinize sağlık.
Derins okurunun profil resmi
Şuna okuduğum kitap , meraktayım
Akustik kedi okurunun profil resmi
Ya edebiyatcidir ya felsefeci deyince kızıyorlar, efenim felsefenin alanını daraltıyor, edebiyatı nakis bırakıyormuşum.. Incelemenizi alnıma print edip gezeceğim :)
Burhan ÖZALP okurunun profil resmi
Sartre felsefesinin özü tercih ve tercihinin sorumluluğunu almaktır. Bununla ilgili bir Sartre hikayesini buraya bırakıyorum, iyi seyirler: youtu.be/ZzSyVo5Kd7c
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.