Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

189 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Fiziksel veya zihinsel engelli bir insanın herhangi bir başarı hikayesi ile karşılaştığımda kendime şu öğüdü veririm; 'Bu başarının normal olduğunu kabul et ama onu normalleştirme...' İlk bakışta kendi içinde çelişkili gibi duran bu ifadeyi biraz daha açmakta fayda var. En kalabalık kişisel gelişim seminerlerinden tutun da mahalle kahvesindeki ya da yemek masasındaki en sıradan sohbetlere kadar herkesin bildiği, inandığı, doğru kabul ettiği klişe tespitler vardır; insan çalışırsa başarır, insan isterse, onu hiçbir engel durduramaz, her şey seninle başlar, başarmanın yolu kendi içindedir, just do it!... Bu sloganvari motivasyon cümlelerinin gerçek hayatta bir karşılığının olup olmadığını kontrol etmek için sıfırdan bir laboratuvar kurmaya, deneyler yapmaya gerek olmadığını biliyoruz. Engelli olsun ya da olmasın, tarih boyunca sayısız insanın yazdığı başarı hikayeleri var karşımızda... Evet, insan kendisiyle barışıksa, ne yapmak istediğini biliyorsa, hedefleri varsa, Tanrı'nın ya da insanların ona verdiği imkanlar ölçüsünde 'başarı'ya ulaşabilir. Tabii başarı dediğimiz şey özneldir. Bir bebeğin halının üzerinde attığı ilk adım da, bir astronotun Ay'da attığı ilk adım da bir başarı hikayesidir... Çünkü başarı, kendinize koyduğunuz hedefe ulaşma eylemidir. İşte buradan hareketle, engelli olsun ya da olmasın her insanın başarı hikayesini normal karşılamak gerekir. Şimdi Christy Brown üzerinden engelli bir insanın başarısını neden normalleştirmememiz gerektiğini ele alalım. Doğuştan beyin felci olan ve sol ayağı dışında vücudunun hiçbir uzvunu yönetemeyen, ayrıca konuşma zorluğu çeken, yani bedenini yönetemediği gibi kendini de ifade edemeyen bir insan var karşımızda. Başarı kriterinden gittiğimiz için şu soruyu C. Brown için de sormamız gerekiyor; Hayata bu parkurdan başlayan birisi için başarı hedefi ne olmalıdır? Bu soruya, aşağı yukarı şu cevapları sıralayabiliriz: * Kısa vadede, yönetebildiği sol ayağını geliştirerek başkalarına olan bağımlılığın bir bölümünden kurtulabilmek. * Ufak tefek dertlerini anlatabileceği seviyede kendine ait bir dil geliştirmek. * Orta vadede belki sol ayağı yardımıyla çatal-kaşık gibi bazı cisimleri tutmak ve kendi başına daha fazla iş becerebilmek. * Dış dünyadan tamamen soyutlanmış bir hayat yaşayamayacağı için belki okumayı öğrenmek. * Uzun vadede, tüm tıbbi yardımları alarak bedenindeki ölü kasları biraz olsun canlandırmak, iletişim dilini olabildiğince geliştirmek, tekerlekli sandalyesi ile ev içerisinde ve dışarıda kimseye ihtiyaç duymadan hareket edebilmek vs. Sıraladığım bu maddeler, sağlıklı insanların engelli bir insandan ortalama beklediği başarı hedefleridir. Kaldı ki bu liste yine iyimser bir listedir. Çünkü Brown dünyaya geldiği andan itibaren annesi dışında çevresindeki insanlar ona bu kadarını bile layık görmemişler. O halde bugün tüm dünyanın tanıdığı, yazar, şair ve ressam olarak bilinen, iki kitap yazan, onlarca resim çizen, kitaplarından biri Hollywood tarafından filme uyarlanan Brown'un bu başarısı normal midir? Onun bu otobiyografik romanını okuduğumuzda, onu tanıdığımızda, hayat mücadelesine tanıklık ettiğimizde bu başarının normal olduğunu görebiliyoruz. Peki 'bu durum normalleştirilmeli mi' sorusuna gelince, her 'sağlıklı' insan, eğer varsa, kendi başarı hikayeleri üzerinden bunun yanıtını kolayca verebilir. İşte sağlıklı bir insanın kendi hayatındaki çıkmazlar da tam bu noktada karşımıza dikiliveriyor aslında... Günümüzde kendini 'mutsuz' olarak ifade eden pek çok bireyin, bu mutsuzluğunun derinlerinde bir başarı hikayesine sahip olmaması yatmakta. Sağlıklı ama hedefi yok... Sağlıklı ama yaşam enerjisi yok. Sağlıklı ama dünyaya bir tuğla koymak için mecali yok... C.Brown gibi görünür değil, görünmeyen engellere sahip. Engelleri doğuştan gelmiyor, yaşadıkça kendi kendine ortaya çıkıyor. Her yenilgi, engel duvarına bir sıra daha taş diziyor. Sağlam bacakları var ama yürümeye, koşmaya engelli. Sağlam elleri var ama üretmeye engelli. Sağlam bir beyni var ama düşünmeye engelli. Peki bedeninde bir organı, işlevini yerine getiremediği için hareket edemeyen insanla, organları çalışır durumda olmasına rağmen hareket edemeyen insanlar arasında ne fark var? C. Brown, kendi somut engellerini aşıp başarıya ulaşırken, soyut engellerine takılıp yerinde sayan insanları karşımıza aldığımızda, hala C. Brown'u engelli olarak nitelememiz gerçek bir haksızlık değil mi? ------------------------------------ İşte bunları sorgulayıp durdum, Sol Ayağım'ı okurken... Kitapla ve kahramanıyla ilgili hiçbir bilgim olmasaydı ve biri bu kitabı alıp önüme koysaydı, muhtemelen kitabın yazarının Gheorghe Hagi veya Alex de Souza olduğunu düşünürdüm:) Christy Brown, bana sadece futbolun değil, edebiyatın da muhteşem sol ayaklılara sahip olduğunu gösterdi. Bu kitabın başka bir özelliği daha var. İçinde bir değil iki yaşam öyküsü taşıyor. Tabii bunu görebilmek için biraz da o gözle bakmak gerekiyor. Diğer yaşam öyküsüne gelince, en az ilki kadar okunası, ilginç, sıra dışı ve akıllara durgunluk verir cinsten... Hatta keşke Brown o öyküyü de ayrıca kaleme alıp ayrı bir kitap olarak yayımlasaymış dedim içimden. Belki bunu o da istemiş ama kısacık ömrü bunun hayata geçmesine mani olmuştur, kim bilir? Kitaptaki diğer yaşam öyküsünün kahramanı C.Brown'un annesi Bridget Brown... Bugün Christy hakkında şu satırları yazabiliyor, onun bu muhteşem yaşam öyküsü hakkında konuşabiliyorsak bunu en az Christy kadar annesine de borçluyuz. Hayatı boyunca 22 defa çocuk doğuran bir kadından bahsediyoruz. Bu çocukların bazıları hayatta kalıyor, bazılarıysa ölüyor. Ortancası ise bildiğiniz gibi engelli geliyor dünyaya... Eğer bir hamilelik kariyerinden bahsedeceksek, işte o kariyerin zirvesine bu harika kadını koymalıyız bence:) Tabii bu ailenin geçimini sağlayan duvarcı ustası babanın da hakkını teslim etmek lazım. Ancak Christy'nin yaşam öyküsünün mimarı, şüphe götürmeksizin annesi... Daha doğduğu andan itibaren, çevredekilerin negatif telkinlerine aldırış etmeden çocuğunu sahiplenen, ona okumayı öğreten, en imkansız isteklerini dahi büyük bir olgunlukla karşılayan ve Christy'nin hayallerini gerçeğe dönüştürmek için her adımı atan bu anne, her türlü övgüyü fazlasıyla hak ediyor. Kitabı yazılsa bir solukta okunacak, filmi çekilse göz kırpmadan seyredilecek bir yaşam öyküsü... Özellikle 'Annemin yaptığı ev' adını taşıyan kitabın 10. bölümü, en severek okuduğum bölüm oldu. Eğer Adile Naşit'in 'Bizim Aile' filminde canlandırdığı Melek karakterinin, iki gün önce veda ettiğimiz Münir Özkul'un canlandırdığı Yaşar Usta karakterinin, hatta o filmdeki tüm ailenin Dublin versiyonunu görmek isterseniz, kitabın 10. bölümünü daha dikkatli okuyun derim:) Bu kitabın incelemesine başlarken 'Bakın ne zor hayatlar var, halinize sık sık şükredin' teması üzerinden özellikle gitmek istemedim. Hatta mümkün olduğunca kaçtım bu yoldan... Çünkü şükretmek bana göre sadece bunu lafzen dile getirmekten ibaret değildir. Şükretmek bir farkında olma halidir. Neye şükrediyorsanız, o şeyin bir lütuf olduğunun farkındasınız demektir. Ancak benim nazarımda farkındalık, eyleme dönüştüğü andan itibaren anlam kazanır. Eğer yarın bir hesap günü olacaksa ki ben inançlı bir insan olarak olacağına inanıyorum, Allah bana, 'Ben Christy Brown'a sadece sağlam bir sol ayak verdim. O da bununla tüm insanlığa faydası olacak iki kitap yazdı, sana ise çok daha fazlasını verdim. Peki sana verdiklerimle sen ne yaptın' diye sorduğunda cevap olarak; 'Verdiklerin için sana sürekli şükrettim' demenin bana hiçbir şey kazandırmayacağını düşünüyorum. Ve ayrıca, inançlı ya da inançsız olalım, bu sorunun hesap gününe bırakılmadan tam da hayatın ortasında kendi kendimize sormamız gereken en önemli sorulardan biri olduğunu düşünüyorum; Sen ne yaptın? Herkese keyifli okumalar dilerim...
Sol Ayağım
Sol AyağımChristy Brown · Nemesis Kitap · 201778,9bin okunma
··2 alıntı·
3 artı 1'leme
·
14,3bin görüntüleme
Tubew okurunun profil resmi
Ortaokulda çok da kendimizi bilmediğimiz bir dönemde sınav için okumuştum bu kitabı, yüreğimi burktuğunu hatırlasam da içeriğine dair hiç bir şey kalmamış hafızamda, eğer yanlış bilmiyorsam ikinci kitabı da var onunla birlikte tekrar okumak istedim bu incelemeden sonra. Yüreğinize sağlık. :)
Necip G. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Tuba Hanım... Brown'un 'Her Gün Hüzün' olarak çevrilen Down All The Days adlı bir kitabı daha var. Sol Ayağım'ın devamı olarak belirtilse de bu kitaba göre nispeten daha zayıf bir eser olduğu iddia ediliyor. Tabii okuyup kendimizin değerlendirmesi en sağlıklısı... Saygılarımla...
paradoks okurunun profil resmi
Abi sen ne yaptın nefes almadan okudum.Bu kaleme bir kitap yakışır bizi bırak sen git abi
Necip G. okurunun profil resmi
Estağfurullah :) Çok teşekkür ederim paradoks... Beğenmene çok sevindim... Daha güzel paylaşımlarda görüşmek üzere...
Muallim Hanım okurunun profil resmi
Hocam kitabı bir arkadaş tavsiye etti .Ben de kitabın içeriğini bilmeden inceledim .İncelemenizi okudum .Adeta kitabı okumuş gibi oldum .Özel eğitim öğretmeni olarak soyluyorum .Çok güzel bir inceleme olmuş .Bu çocuklarla çalışan biri olarak dediğiniz her kelime gerçek anlamda yerinde tespitler ..Özel egitimde ailenin ,evebeynin önemi ..'Normalleştirme 'tabiri ...Müthiş bir yazı .
Necip G. okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim bu güzel düşünceleri paylaştığınız için. Bu incelemeyi tabir-i caizse ‘konuya vakıf’ birinin okuyup hassasiyetle böyle bir yorum getirmesi benim için çok değerli... Gerçekten çok mutlu oldum. Bir kez daha teşekkür ederim. Sağlıcakla kalın...
Ayça okurunun profil resmi
Kitap uzun zamandır okuma listemde.Yüreğim yetmeyecek diye korktuğumdan okuyamıyorum.Bu konuda hasssasiyetim fazla.Sizin incelemeniz, içime tekrar okuyabilirim hissini verdi.Yüreğinize sağlık..İçinizden gelenleri cümlelerinize bu kadar güzel yansıttığınız için de teşekkürler Necip Bey.Çok güzel noktalara değinmişsiniz ayrıca. Engelli yaşamın zorluklarını küçük yaşta öğrendim.Annem bir işitme engelliler öğretmeniydi;yanında sık sık okula götürürdü beni.Çocukların yüzlerinde tam bir gülümseme olmadığını hatırlıyorum.Hatta bir annenin ''Benim çocuğum kendi sesini bile duyamıyor'' veryansını kulaklarımda hala çınlar. Evet elimiz ayağımız var.Ama aklımızda engeller varsa üzünülmesi gerekenler bizleriz.Ve insanlar gün geçtikçe daha acımasız oluyorlar
Necip G. okurunun profil resmi
Ayça Hanım çok teşekkür ederim öncelikle... Kitap konusunda hiç tereddüt etmenize gerek yok. Açıkçası ben de başta ikilemde kalmıştım. Çünkü okuyacağım şeylerin beni üzeceğinden çekiniyordum. Ancak C. Brown, kitabı yazarken duygusallıktan özellikle kaçınmış. Geriye sadece muazzam bir başarı hikayesi kalmış. Sonunda ona değil de kendi halime üzüldüm desem yalan olmaz:) Annenizin işi nedeniyle yaşadığınız deneyimler doğal olarak sizi herkesten biraz daha duyarlı biri yapmış olabilir bu tür konularda... O yüzden sizin için de gerçekten farklı bir okuma deneyimi olacaktır... Vakit ayırıp okuduğunuz ve düşüncelerinizi paylaştığınız için tekrar teşekkür ederim. Sevgilerimle...
Narmin okurunun profil resmi
Daha güzel incelenemezdi.Muhteşemsiniz. Christy Brown, bana sadece futbolun değil, edebiyyatın da muhteşem sol ayaklılara sahip olduğunu gösterdi.❤
Necip G. okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Narmin hanım, çok naziksiniz... Sağlıcakla kalın...
Gökçe okurunun profil resmi
Ne harika bir yazıydı...Size iki teşekkür borcum oldu yaklaşık beş dakika içinde.İlki beni bu yazar ve de kitapla tanıştırdığınız için diğeriyse belki de bu kitap için yazılabilecek en güzel yazıyı yazmış olduğunuz için.Ki bundan dolayı da bu kitabı nerede bulabilirim diye düşünmeme sebep oldunuz. Klavyenize sağlık😁 Neden bilmem son günlerde okuduğum en etkileyici yazı oldu yazınız.
Necip G. okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim, bu zarif yorumunuz için... Aslında yazmakla bitmeyecek sıra dışı bir hayatı var Brown’ın... Ben sadece aklımda kalanları paylaştım... Kitaba tüm kitapçılardan ve kitap sitelerinden ulaşabilirsiniz. Çok satılan bir kitap zaten... Yazımı beğenmeniz beni çok mutlu etti:) Tekrar teşekkür ederim... Selam ve sevgilerimle...
Gökçe okurunun profil resmi
Bu yıl içinde mutlaka okuyacağım kitabı temin edip.Erdal Yalçın'ı hatırlattı bana.Ve de daha birkaç ismi(bedensel engellerine rağmen üretmekten geri durmayan insanları.Adlarını tam olarak hatırlayamıyorum maalesef.) İnsanın kalbinde olmasın engel yeter ki..
Necip G. okurunun profil resmi
Şimdiden keyifli okumalar dilerim...
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
36 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.