Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

448 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Bir kitabın, önce iğrenç,sapıkça, ele alınamayacak şekilde ve kesinlikle okunamayacak düzeyde cinsel cümleler içerdiğini söyleyip bu kitabın okunmamasını tavsiye edeceksiniz. Ama hemen arkasından aynı kitabın tarihe mal olmuş iki zıt karakterdeki kişinin hayatını anlatan muhteşem bir biyografi kitabı olduğunu ve mutlaka okunması gereken nadir kitaplardan biri olduğunu söyleyeceksiniz. İşte hem benim şu andaki durumum, hem de bu kitap ancak böyle tanımlanabilir. Gerçekten de kitabın ilk yüz sayfasına kadar, karşılaştığım iğrençlik derecesindeki cinselliklerin anlatımından dolayı bir kaç defa kitabı yarım bırakmayı düşündüm. Hem de niçin yarım bıraktığımı site de açıklayarak. Ama her defasında yazarın Nobel ödülünü almış bir yazar olduğu, ayrıca ülkesinde katıldığı başkanlık seçiminde yüzde otuz yedi buçuk yani yaklaşık seçmenlerin üçte birinin oyunu aldığı gerçeğini düşünerek hep devam etme kararı aldım. Öyle ya yazar böyle iğrenç yazılar yazıyorsa neden kendisine halkı bu kadar oy versin veya Neden Nobel ödülü versinlerdi. Ama şunu söylemeliyim ki kesinlikle devam etmemin ve kitabı okumamın mükafatını fazlasıyla aldığımı kitabı bitirdiğimde daha çok anladım. Çünkü elimdeki kitap gerçekten her yönüyle ustaca yazılmış belkide dünyanın en iyi biyografi kitaplarından biriydi. Mario Vargas Llosa' nın okuduğum ilk kitabı. Kitapta, yaklaşık elli yıllık bir zaman aralığıyla yaşanan olaylar anlatılıyor. Bu da iki zıt karakterdeki kişinin biyografisi yapılarak bize aktarılıyor. Bunlardan birisi, sosyalizmin, işçi ve kadın haklarının, en katı savunucusu olup, hayatını, dönemindeki adaletsizliklere, haksızlıklara, özellikle de işçilerin ve kadınların gördüğü işkencelere,eziyetlere karşı mücadeleye adamış ve bu uğurda hayatını bile ortaya koymuş olan FLORA TRİSTAN, diğeri ise Sadece kendi zevkini düşünen ve sınırsız cinselliği, özgürce yaşamayı kendine ilke edinmiş dünya çapında bir ressam olan PAUL GAUGUİN. Peki bu kişilerin cennetle ne ilgisi var derseniz. Her iki kişi de cenneti arıyordu. Ama istedikleri farklı cennetlerdi. Birisi hiçbir ezilen insanın olmadığı bir cennet düşlerken diğeri her türlü zevkin sınırsızca yaşandığı bir cennet düşlüyordu. Kitapta anlatılan olaylar tamamen gerçek olaylardan kurgulanmış olup, ne kadarının yaşanıp, ne kadarının yaşanmadığını tabiiki ben bilemem. Ama yazar o dönemdeki Fransa, Londra, Peru, Haiti ve etrafındaki adalarda yaşanan devlet ve burjuvazi tarafından da korunan, adaletsizlikleri, iğrençlikleri, haksızlıkları bize tüm teferruatıyla ve açıklığıyla aktarmış. Sadece bir örnek vereceğim size. Düşünün bir kadının kocasını terk etmesinin, bir babanın kendi öz kızına tecavüz etmesinden daha büyük bir suç olduğu Fransa'daki kadınların yaşamı, böyle bir ortamda nasıldır acaba ? İşte Flora Tristan'ın ne zor şartlarda mücadele ettiğini anlayın. Ayrıca Güney Amerikada ki bahsedilen yerleşim yerlerinde, kırk-elli yaşlarındaki erkeklere eş olarak verilen on üç- on dört yaşındaki kız çocukları neler hissederler acaba ? İşkence üstüne işkence gören köleleri isterseniz hiç katmayalım yazıya. Yazar, kitabı bölümler halinde yazmış. Tek rakamlı bölümlerde Flora'nın , çift rakamlı bölümlerde Paul 'ün hayatına yer vermiş. Ayrıca anlatım şekli de çok farklı. Yazar sanki bir mahkeme salonunda kendisini avukat, Flora ve Paul'u da sanık, okuyucuyu da jüri veya seyirci yerine koymuş gibi olayları anlatıyor. Olayları kendi ağzından bize naklederken, sık sık Flora ve Paul'a dönüp ''böyle yapmadın mı Flora, aslında şunu yapmalıydın Endülüslü veya sen içinden böyle geçirmedin mi Paul, ama hep yanlış yoldaydın Koke '' diye cümle ve parağrafları bitirerek sanki sanıkları sorguluyor gibi anlatıyor. Her iki kişinin de kendi hayallerindeki cennetleri için uğraşırken yaşadıkları sefil hayatlarına bu günden bakıldığında insanın aklına neler geliyor neler. Örneğin öyle bir sefalet içerisinde yaşayan Paul, kırk-elli franga zorla satabildiği tablolarının ölümünden yüzyıl sonra, yüzlerce milyon dolara el değiştirdiğini görse ne yapardı acaba ? Veya verdiği mücadele sayesinde özellikle kadınlara yönelik adaletsizliğin bir çok ülkede giderildiğini görerek kesinlikle mutlu olacak olan Flora' nın, başta bizim ülkemiz olmak üzere dünyanın bir çok ülkesinde devam eden kadın cinayetlerini gördüğünde ne kadar büyük hayal kırıklığı yaşardı acaba ? Biliyorum incelemem çok uzun oldu ama inanın bana, bu kitap öyle bir iki cümleyle geçiştirilecek bir eser değil. Gerçekten muhteşem bir bilgi hazinesi. Ben herkesin, ama özellikle de kadınların , Flora Tristan'ın,kendileri için verdiği büyük mücadeleyi öğrenmeleri için mutlaka okumalarının gerektiği bir kitap olarak değerlendiriyorum. Paul Gauguin'e gelince, iğrenç bir hayata ve düşüncelere sahip olmasını her ne kadar tasvip etmesek de, tablolarının günümüzdeki değeri ortadadır. Daha bir kaç yıl önce şu okuduğum kitabın üzerindeki resmi bulunan tablosunun tam üç yüz milyon dolara el değiştirdiğini biliyor muydunuz ? Açık söyleyeyim ben bilmiyordum. Son cümle olarak; bütün içerdiği olumsuz cümlelere rağmen, yazarın gerçekten muhteşem olarak kaleme aldığı bu eserin, mutlaka okunması gereken kitaplardan biri olduğu doğrultusundaki düşüncemi yazarak incelememi bitiriyorum.
Cennet Başka Yerde
Cennet Başka YerdeMario Vargas Llosa · Can Yayınları · 2019134 okunma
·
1 artı 1'leme
·
455 görüntüleme
Dewrim okurunun profil resmi
Ben bu kitaptan bir şey anlamadım devam etmek hususunda kararsız kaldım öyle güzel yorumlamışsınız ki
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yasin okurunun profil resmi
Elinize sağlık, kitapla ilgili çok faydalı tespitleriniz olmuş . Kelt Rüyası biyografisini de okumanızı tavsiye ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.