Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

istek ya da ihtiyaç duyulan şeyden kaynaklanır. isteğin yahut ihtiyacın kendisi hoş olmayan br duygudur. o bir şeyin yokluğu ya da yoksunluğu anlamına gelir ve bu acı vericidir. dolayısıyla bir anlamda irade en azından istemenin kökeni acıdadır ve edimsel isteme acıdan kurtulmaktır. ve istediğimiz şeye eriştiğimizde ve belki de uzunca bir mücadeleden sonra, duyulan tatmin ya da haz geçici ve menfidir. ve söz konusu ihtiyaçlardan biri tatmin edildiğinde aynı türden bir başkası, er ya da geç, aynı geçici ve menfi neticeyle ortaya çıkar. bu şekilde ihtiyaçların ardı arkası kesilmeyen zinciri ardnda sürüklenir görünürüz, nasıl ki açıklama arayışı içindeyken akıl da sebeplerin kaçınılmaz ve sonu gelmez ardışıklığına kapılırsa. schopenhauer her iki ardışıklık yahut silsilenin de bezdrici olduğunu düşünür. eğer bir an için yeni bir ihtiyaç ortaya çıkmazsa, daha da mutsuz bir duruma düşeriz, hiçbir şey bizi meşgul etmediği için bir boşluk duygusuna, can sıkıntısına kapılırız, bir şey yapabilirdik ancak yapacak bir şey yoktur. bu ihtiyacın kendisinden de katlanılmaz bir durumdur. ve öyle anlar olur ki ondan kurtulmak için alınan önlemler beyhudedir. ve böylece irade bu ikisi arasında salınıp durur; bir yandan ihtiyacın ve acının ateşi içinde, diğer yandan bezginlik ve can sıkıntısının pençesinde kıvranır. çıkış yolu intihar değildir schopenhauer' a göre. çünkü bir kimse dindirilemeyen bir mutluluk ve hayat özleminden dolayı ölürse o zaman başka bir varoluş tarzı içinde ister istemez buradakine benzer yanıltıcı araştırma ve çabalamayı sürdürecektir. gerçek çıkış yolu, doyurulmaz bir iştahla hazzın ve kendi çıkarının peşinde koşan, arzu ve istekle dolu irademizin bu bakış açıcını bütünüyle terk etmek, saf gözlemleyen, düşünen anlayış haline gelmektir. bu dünyanın olağanüstü ve çok çeşitli manzaralarını keyifle izleyip düşünerek, akıl bunları ister sanat ister edebiyat olarak yeniden üretmeye çalıştığında insan iradenin bu sefil ve acı verici niteliğini terk eder ve ona huzur ve yücelme gelir. platon'un da dediği gibi bütün hazlar geçicidir, ikisi hariç; ruhi neşeler ve hoş kokular. insanı mücadele ve sıkıntıyla dolu bir hayata sürükleyen güdüler, iradenin bu bencil niteliğini terk eden birisi için o zaman işlemez hale gelir. o yüzden bir aziz yaşama iradesinin en yoğun formu olan ve diğer hazlar gibi tatmini geçici olan cinsel dürtüyü reddeder. sadece başkalarına yardım etmek için değil, fakat arzuların tatmini, hayatı tatlı hale getiren dünyevi şeylerin sahipliği iradesini yeniden ayartıp yoldan çıkarmaması için yoksulluğu ve dağıtmayı seçer. iradesini terk edip özgürlüğüne kavuşmuş güçlü ruhluların tasvirine devam eder schopenhauer; o başkaları kendisine karşı haksızlıkta bulunduğunda ya da bir kusur işlediğinde mücadele etmez, yaralanmış kibir, incinmiş gurur artık onu heyecanlandırmaz. dışarıdan bakıldıpında durumu fakir, neşesiz ve çoğu şeyden mahrum gibi görünüyorsa da içi neşeyle ve göklerin gerçek huzuruyla doludur. ona artık hiçbir şey sıkıntı vermez, hiçbir şey canını sıkmaz, çünkü o bizi dünyaya sıkı sıkıya bağlayan arzu, korku, haset ve öfke gibi bizi şurada burada sürekli acı ve ıstıraba sürükleyen iradenin bütün bağlarını kesip atmıştır. biz kurturılmak için dünyadayız. doğal gereksinimlerimizi ve arzularımızı tatmin etmek için değil der. o yüzden onu güçlendirip dinçleştirecek sonunda iradesini yeniden uyandırmaması için bedenini ancak ayakta kalacak şekilde besler, yaşama iradesini kırıp yok etmek için daha çok oruç tutar ve onun tezahürü olan bedeni cezalandırır. ve ölüm kapısını çaldığında o ıstırap da hayal kırıklığı da değil fakat kurtuluşun ta kendisidir.
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.